Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku (Tüm Kitap) Özeti

• Hukuk ceza genel kurullarının içtihadı birleştirme toplantılarında bu kurallara bağlı üye sayısının en az üçte ikisi kadar üyenin bulunması zorunludur.
• Nüfus kütüğü ve yaş kayıtlarının düzeltilmesi, öz ve soyadının değiştirilmesi ile ilgili davalarda Yargıtay On sekizinci Hukuk Dairesi görevlidir.
• Mahkemelerden verilmiş iflas ve konkordatoya ilişkin hüküm ve kararları Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi inceler.
• Tavsif, içeriğini ve niteliklerini belirleme, vasıflandırma anlamına gelmektedir.
• Yargıtay ikinci ceza dairesi, sulh ceza mahkemelerince Türk ceza kanunu’na göre verilen ve diğer dairelerin görevlerine girmeyen suçlara ait hüküm ve kararları inceleyerek sonuca vardırır.
• Ceza Daireleri’nin görevlerinin belirlenmesinde davadaki içerik ve nitelikler esas alınır.
• Yargıtay ve Ceza genel kurulları, Yargıtay dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karara vardırır.
• Yargıtay daire başkanları Yargıtay Büyük Genel kurulu’nca seçilmektedir.
• Hukuk ve ceza daireleri arasında meydana gelen görev ve iş bölümü uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak Başkanlar Kurulunun görevidir.
• Anayasa’nın 125. maddesine göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargısal denetime tabidir. Ayrıca idare eylem ve işlemlerinden doğan her türlü zararı ödemek zorundadır.
• İdari yargı, birbirinden farklı mahkemelerin faaliyet gösterdiği idari yargı ve askeri yargı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
• İdare mahkemeleri idari yargı alanında genel görevli mahkemelerdir.
• İptal davaları, idari işlemler sonucu menfaatleri ihlal edilenlerce idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırılıkları dolayısıyla açılabilirler.
• Tam yargı davaları, iptal davaları ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlık davaları idari dava türleridir.
• İdari mahkemeleri baktıkları davalarda idarenin yerine geçerek, idari eylem ve işlem niteliğinde karar alamazlar. Yalnızca, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yaparlar.
• İdare mahkemelerinde, genel olarak evrak üzerinde yapılacak olan incelenme ile yazılı inceleme usulü benimsenmiştir.
• Danıştay’da görülen davaların duruşmalarında savcının bulunması zorunludur.
• İdari davalarda hakim, delilleri araştırırken ve davayı yürütürken kendiliğinden araştırma yetkisine sahiptir.
• Vergi mahkemelerinde de yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır. Ancak sözlü yargılama usulünün de uygulanması mümkündür.
• Danıştay’ın hem danışma hem de inceleme görevleri bulunmaktadır.
• İdari yargıda temyiz yeri Danıştay’dır.
• Danıştay dava dairelerinin veya idari ve vergi dava daireleri genel kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasındaki içtihat birliğini sağlamakla, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu görevlidir.
• Bakanlar Kurulu Kararlarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’a başvurulur.
• Askeri idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkları çözme görevi, ilk ve son derece mahkemesi olarak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne verilmiştir.
• Hukuki anlamda tebligat; Yargılamaya ilişkin olan işlemleri, o yargılamayla ilgili kişilere, kanunda belirtilen usule uygun olarak bildirmek için yapılan belgelendirme işlemidir.
• Tebligattan söz edebilmek için bildirme ve bildirimin belgelenmesi unsurlarının var olması gerekmektedir.
• Tebligat işlemlerinde meydana gelen aksamalar ve tebligatla ilgili uygulamadaki yanlışlıklar, yargılamanın uzamasının en önemli sebeplerinden biridir.
• Tebligat çıkartan mercilerin tebliğ evrakını hazırlarken veya tebliğ memurunun tebligat yaparken gerekli özeni göstermemesi gibi aksaklıkların yanı sıra, tebligattaki en önemli aksaklık, tebligatın muhataba ulaşmasında olmaktadır.
• Tebligat işlemlerindeki başarısı ile bir ülkenin gelişmişliği ve organize olmuş bir devlet yapısına sahip olma durumunun paralellik gösterdiği ileri sürülebilir.
• Tebligat, adli yargılama hakkının temel unsurlarından hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan ilgilidir.
• Hukuki dinlenilme hakkı; yargılamayla hukuki durumu etkilenecek kişilerin, yargılamanın bir sujesi olarak, yargılama konusunda bilgi edinmelerini, açıklamada bulunmalarını, yargılamaya etki edebilmelerini ve yargı mercilerinin bunları dikkate alıp değerlendirerek, gerekçeli şekilde karar vermesini sağlayan, sürpriz kararla karşılaşmanın önüne geçen, bir temel hak ve yargılama ilkesidir.
• Tebligat hukukunun en önemli kaynağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu’dur.
• Yurtdışına veya yurt dışından yurt içine yapılan tebligatlar için özel düzenlemeler ile birlikte uluslar arası sözleşmeler de kaynak durumundadır.
• Tebligat çıkartacak merciler Tebligat Kanunu’nda tek tek sayılmıştır.
• Tebligat işlemi için önce tebligat kararı alınması gereklidir.
• Tebligatlar kural olarak Posta ve Telgraf Teşkilatı tarafından yapılır.
• Yargı mercileri için niteliğine göre kendi memurları aracılığıyla tebligat yapılmasına karar verebilirler.
• İstinabe, davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkemece ifadesinin alınmasıdır.
• Adli makamlar hiçbir gerekçe göstermeden memur aracılığıyla tebligat yapabilirler.
• Yabancı ülkeye yapılacak tebligatlarda Tebligat kanunu ve Tüzüğü yanında ikili ve çok taraflı anlaşma hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
• Yabancı ülkelerde yapılacak tebligatın ülkenin temsilcileri aracılığıyla yapılması söz konusu ülkenin açık ya da zımni iznine bağlıdır.
• Tebligat kanununa göre tebligat gerçek ya da tüzel kişi olan muhataba yapılır.
• Tebligatın muhatap yerine başkasına yapılabilmesi ancak kanunda belirtilen koşullarda söz konusu olur.
• Gönderilen resmi bir yazıyı alma tebellüğ olarak adlandırılır.
• Muhatap yerine iş ortağına yapılan tebligat geçerli değildir.
• Muhatap yerine tebligat alan kişinin tebligatın önemini anlayacak ve bunu muhataba ulaştıracak yeterlilikte olması gerekmektedir.
• Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılması durumunda kanuni temsilci bulunsa dahi tebligat mutlaka muhataba yapılmalıdır.
• Vekil aracılığı ile yürütülen işlerde tebligatın mutlaka vekile yapılması gerekmektedir.
• Birden fazla vekile tebligat yapılması durumunda ilkine yapılan tebligat esas alınır.
• Vekillik sona ermedikçe yargı kararının icrası aşamasında yapılan tebligatlar da vekile yapılır.
• Tüzel kişiliği olmayan topluluklarda kanun gereğince topluluğu temsile yetkili bir kimse varsa temsilciye o iş ve temsille sınırlı tebligat yapılabilir.
• Ticari mümessil, ticari biçimde işletilen bir kurum sahibi tarafından işleri yönetme ve kurumun imzasını kullanarak vekil sıfatı ile imza atmak üzere kendisine izin verilen kimsedir.
• Askerde bulunan erler için kıta komutanı ya da müessese amiri gibi en yakın üste tebligat yapılmalıdır.
• Tebligat, tutuklu ya da hükümlünün kendisine yapılır.
• Muhatap ile muhatap yerine tebligat yapılacak kişi arasında husumet varsa bu kimselere muhatap adına tebligat yapılamaz.
• Tebligat kural olarak muhatabın en son adresine yapılır.
• Tebligat yapabilmek için önemli olan mesken, yerleşim yeri ya da işyeri gibi herhangi bir adresin bulunmasıdır. Aksi halde tebligat yapılamaz.
• Tebligatı yapan memurların küçük değişiklikleri tebliğ mazbatasına yazarak tebligatı gerçekleştirmeleri, özellikle, yeni tebligatların daha sağlıklı yapılması ve doğru adresin bilinmesi açısından önemlidir.
• Muhatabın yeni adresi bilinmekle birlikte, memurun dağıtım bölgesi dışında ise, tebliğ evrakı dağıtım merkezince yani adrese gönderilir.
• Adresten başka yerde tebligat yapılmasında muhatabın bu yönde talebinin ya da kabulünün olması gerekmektedir.
• Tebligat normal çalışma gün ve saatlerinin yanı sıra resmi tatil günleri ve adli tatilde de yapılabilir. Ancak, tebliğle işleme başlayan süre adli tatilde dolarsa, tatilin bittiği günden itibaren yedi gün daha uzatılmış olur.
• Tebligatın istenen sonucu sağlamsı ve amacına ulaşması için, tebliğ evrakının duruşma ya da işlem gününden belirli bir süre önce gönderilmesi gerekmektedir.
• Tebliğ süresinin belirlenmesinde, evrakın gönderileceği yerin yakınlık veya uzaklığı, mevsimin yaz ya da kış olması, nakil vasıtalarının durumu gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
• Tebligat için düzenlenecek evraklar Tebligat Tüzüğünde gösterilmektedir. Tüzükte yer alan örneklerden 2,11 ve 12 numaralı örnekler PTT işletmesi, diğerleri ise, tebliği çıkaran merciler tarafından sağlanır.
• Tüzüğe ekli örneklere göre bastırılacak matbualar beyaz renkte olmalıdır.
• Tebliğ memurları yapmış oldukları tebligat işlemini, tebligat bakımından en önemli belge olan tebliğ mazbatası düzenleyerek tespit ederler.
• Doğrudan tebligatın söz konusu olduğu hallerde, tebliğ mazbatası düzenlenmez.
• Mahkemenin, bir kimseye yazılı olarak mahkemeye çağırması tebligattan farklı olarak davetiye kavramı ile ifade edilmektedir.
• Biri dosyasına konulmak ve diğeri tebliğ edilecek kimselere verilmek üzere lüzumu kadar nüsha şeklinde düzenlenen tebliğ olunacak evrakta tebligatı talep eden veya vekilinin imzası bulunur.
• PTT idaresi usulüne uygun olarak tebliğ evrakını kabul eder ve buna mahsus tevdi listesi, PTT’ye ait tarih damgası ile damgalanıp imzalanarak tevdi edene verir.
• Memur vasıtasıyla yapılacak tebliğlerde, tebliğ yapana verilecek ücretler, tebliğ yapılacak yerin uzaklığına göre, her mali yılbaşında, il idare kurullarınca belirlenir.
• Aksine bir hüküm olmadıkça, tebligat yapılmasını isteyen kimse, tebligat giderlerini peşin olarak öder.
• Tebligat, muhatap veya muhatap yerine tebligat yapılabilecek kişilere tebliğ edilecek yer ve zamanda yapılır.
• Tebligat bir mazbata ile belgelendirilir.
• Tebliğ mazbatası, tebliğ memuru tarafından tebliğ yerinde düzenlenmektedir.
• Muhatabın tebliğ mazbatasına imza atmasını engel bir halinin olması durumunda, izlenecek yol tebligat hukuku bakımından açıkça düzenlenmiştir.
• Muhatap veya yerine tebligat yapılan kimselerin tebellüğden kaçınması durumunda, muhatap veya yerine tebligat yapılacak kimselerin durumdan zaten durumdan haberdar olmaları nedeniyle komşuya, kapıcıya veya yöneticiye haber verme zorunluluğu bulunmamaktadır.
• Muhatap ya da yerine tebligat alacak kişi, adreste geçici bulunmamakla birlikte, bu yönde beyanda bulunan kişiler tebliğ evrakını alırlarsa, tebligat evrakını aldıkları tarihte tebligat yapılmış sayılır.
• Muhatabın ölmüş olması durumunda başka bir işleme gerek kalmadan, tebliğ evrakı tebliği çıkartan mercie iade edilir.
• Daha önce tebligat yapılan adreste, yeni tebligat yapılamamış ve yeni adreste tespit edilememişse, tebligat usulünce bildirilen yeni adrese yapılır. Ancak, araştırmalara rağmen yeni adres de belirlenemezse, tebliğ evrakının bir örneği eski adrese ilişkin binanın kapısına asılır.
• Diğer tebligat yöntemlerine göre tebligat yapılamaması, muhatabın adresinin bilinmemesi ve araştırmalara rağmen bulunamaması durumunda ilanen tebligat yapılması gerekir.
• İlanen tebligat muhatabın en emin şekilde örenebileceği umulan gazete aracılığıyla yapılır.
• İlan yoluyla tebliğ, ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılır.
• Yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarına tebligat, o yerdeki Türk Büyükelçi veya Konsolosluğu aracılığı ile yapılmaktadır.
• Bildirimin, bildirim yapılan ülke mevzuatına göre muhataba bildirilmesi halinde muhatap ilgili Türk temsilciliğine otuz gün içerisinde başvurmadığı takdirde, tebligat otuzuncu günün sonunda yapılmış sayılır.
• Yurtdışında görevli bulunan Türk memurlara Dışişleri Bakanlığı, asker kişilere ise, bağlı bulundukları kuvvet komutanlığı aracılığı ile yapılmaktadır.
• Yurtdışında bulunan yabancılar yapılacak tebligat hazırlanırken anlaşma hükümlerine ve karşılıklılık esaslarına uyulmalıdır.
• Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği halinde hangi ülkeler için avans olarak ne kadar tebligat giderinin ödenmesi gerektiğini tespit eder.
• Türkiye’de bulunan diplomatik dokunulmazlığı olmayan yabancılara yapılacak tebligatta, Türkiye içinde diğer kişilere yapılan kişilere yapılan tebligata ilişkin kurallar geçerlidir.
• Yabancı ülkeden gelen ve Türkiye’de yerleşik bulunan yerli ya da yabancı bir kimseye yapılacak tebligatta da öncellikli olarak bu konudaki uluslar arası anlaşmalar ve karşılıklılık esasları uygulanacaktır.
• Usulsüz tebligatın ortaya çıkması için, öncelikle bir tebligat işlemi bulunmalıdır.
• Usulsüz tebligat rağmen, icra dairesinin yaptığı işleme karşı icra mahkemesine başvurulmasının sonucu işlem düzeltilir veya iptal edilir.
• Bir tebligatın usulsüz olması durumunda kural olarak geçersizdir. Ancak, bu geçersizlik, yokluk ya da mutlak bir geçersizlik değildir.
• Usulsüz tebligat muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır.
• Tebligatın usulsüz olup olmadığını, ilgili merci kendiliğinden dikkate almalıdır.
• Tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin yargı kararları başlı başına nihai karar oluşturmadıklarından, ancak asıl hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilirler.
• Tebligat suçları Tebligat Kanuni ile düzenlenmiştir.
YARGI ÖRGÜTÜ VE TEBLİGAT HUKUKU (Tüm Kitap)DERS Özeti

• Kanunlarla uyuşmazlıkların çıkmasının önlenmesi amaçlanırken yargılama hukuku kuralları ile çıkan uyuşmazlıkların yargısal çözümü esas alınır.
• Anlaşmazlık; sulh yoluyla çözülemeyen bir uyuşmazlıktır. Uyuşmazlık ise; bir hakkın varlığı, kapsamı veya sonuçları üzerinde ortaya çıkan anlaşmalıktır.
• Uyuşmazlık ve dava kavramları birbirlerinden farklı kavramlardır.
• ABD de alternatif çözüm yolları geniş uygulama alanı bulmaktadır.
• Tüketicinin Korunması Kanunu ile yargı dışı bir çözüm yolu öngörülmüştür.
• Türkiye’deki asıl uyuşmazlık çözüm yolu, dava yoludur.
• Arabuluculuk yoluyla uzlaştırma, Türk hukukunda işverenle işçi arasındaki uyuşmazlıklarda söz konusu olmaktadır.
• Cezalandırma yetkisi yalnızca devlete aittir. Kişilerin cezaları kendilerinin belirlemesi söz konusu olamaz.
• Çağdaş bir demokraside birbirlerini denetleyen, yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kuvvet bulunmaktadır.
• Görülmekte olan dava hakkında yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili yasama meclisinde soru sorulamaz, görüşme yapılamaz ve herhangi bir beyanda bulunulamaz.
• Yasama organı, mahkeme kararlarına kayıtsız ve şartsız uymak zorundadır.
• Yürütme organları, yargı organlarına emir ve talimat veremezler ve yargı kararlarını yerine getirmek zorundadırlar.
• Hakim ve savcılarla ilgili özlük işlerini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yerine getirir.
• Yüksek yargı organları, dışında kalan yargı organlarının kanunla düzenleneceği Anayasa hükmüdür.
• Türkiye’de anayasa yargısı, adli yargı ve idari yargı olmak üzere üç temel yargı kolu bulunmaktadır.
• Hakimler vicdani kanaate göre karar vermesinin anlamı hakimin bir insan olarak mesleki olsun olmasın her türlü bilgi birikiminin, değer yargılarının, kişilik yapısının, toplumla ilişkilerinin ve ruh halinin, vereceği kararda etkili olacağı anlamına gelir.
• Yargı örgütünde insan kaynağı hakimlerin yanında, iddia makamı ve savunma makamlarından da oluşmaktadır.
• Hakim ve savcılar iki yıl, avukatlar ise bir yıllık staj süresinden sonra mesleğe başlarlar.
• Dar anlamda anayasa yargısı, kanunların ve diğer bazı işlemlerin anayasaya uygunluğunun yargısal organlarca denetimini ifade eder.
• Ülkemizde Anayasa’ya uygunluk denetimi görevi ilk olarak 1961 anayasası ile Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
• Asliye hukuk mahkemesi, kendi yargı çevresinde sulh hukuk mahkemesinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinde doğan her türlü dava ve kanunların verdiği diğer işleri yapmaktır.
• Bir asliye hukuk mahkemesinin yargı çevresinin değiştirilmesine Hakimler ve Savılar Yüksek Kurulu karar verir.
• Asliye hukuk mahkemesinin görevleri; ‘’malvarlığına ilişkin haklardan doğan davalar’’ve ‘’şahıs varlığına ilişkin haklardan doğan davalar’’dan oluşmaktadır.
• İcra mahkemesi hakimlerine karşı açılacak sorumluluk davaları asliye hukuk mahkemelerinde açılır.
• Ad, soyadı, ve diğer nüfus kayıtlarının düzeltilmesi gibi şahıs varlığı haklarına ilişkin davalar, asliye hukuk mahkemelerindegörülür.
• Asliye hukuk mahkemesinde yazılı yargılama usulü uygulanır.
• Asliye ticaret mahkemeleri bir başkan ve 2 üyeden oluşan toplu mahkemelerdir.
• Bir yerde asliye hukuk mahkemeleri ile birlikte asliye ticaret mahkemesinin de bulunması durumunda aralarında görev değil işbirliği ilişkisi söz konusudur.
• Bir yerde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmuyorsa oradaki asliye hukuk mahkemesi ticari işlerden doğan uyuşmazlıklara bakacaktır.
• Sulh hukuk mahkemeleri, tek hakimlidir ve her il ve ilçede kurulmaktadır.
• Aile mahkemeleri; merkez nüfusu yüz binin üzerinde olan yerlerde kurulabilir.
• Aile mahkemelerinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı gibi uzmanlarda görev almaktadırlar.
• Aile mahkemeleri, önlerine gelen davalarda sorunları tespit ederek öncelikler bunların sulh yoluyla çözümlenmesini sağlama çalışırlar.
• İcra mahkemesinin idari, yargısal ve danışmaya ilişkin görevleri bulunmaktadır.
• İcra mahkemesine yargısal konularda başvurma, şikayet, itirazın kaldırılması istemi, itiraz ve dava açma biçiminde ortaya çıkabilir.
• İcra mahkemelerinde, davaların çabuk ve ivedi biçimde sonuçlandırılabilmesi için basit yargılama usulü uygulanır.
• İş davalarına adli tatil süresinde dahi devam edilir.
• Tüketici mahkemesi tarafından, satışa sunulan ayıplı malların toplatılmasına karar verilmişse, tüketici tarafından ayıplı malları satışa sunan kimseye karşı açılacak tazminat davasında yetkili mahkeme, malların toplatılması kararı veren mahkemedir.
• İlk derece ceza mahkemeleri sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleridir.
• Ceza mahkemeleri, her il merkezinde ve bazı ilçelerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığı’nca kurulur.
• Sulh ceza ve asliye ceza mahkemeleri tek hakimle, ağır ceza mahkemeleri bir başkan ve yeteri kadar üye ile toplanırlar.
• Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir ceza mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresini değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
• Mahkeme kuruluşu bulunan her il ya da ilçe merkezine o yerin adı ile anılan, bir cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar cumhuriyet savcısının bulunduğu cumhuriyet başsavcılığı kurulur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcı vekili atanır.
• Ağır Ceza mahkemeleri, Türk ceza kanunu’nda düzenlenen yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili davalara ve kanunların ayrıca görevli kıldığı davalara bakarlar.
• Adliye ceza mahkemeleri, tek hakimli mahkemelerdir ve bünyelerinde cumhuriyet başsavcılığı müessesesi bulunur.
• 17 yaşında yağma suçu işleyen birisinin, çocuk mahkemesinde yargılanması gerekir.
• Merkez nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede bir çocuk mahkemesi kurulur.
• Çocuk mahkemelerinde görev yapacak hakimlerin 30 yaşını bitirmiş, çocuk sahibi ve mümkün olduğunca ayrı cinsiyette olmaları tercih nedenidir.
• Çocuğu suça iten etmenlerin araştırılmasında ve altta yatan sorunların çözülmeye çalışılmasında çocuk mahkemelerinin uzmanları etkin rol ve işleve sahiptirler.
• Bir şirketin sahip olduğu patent, hakkı cezai uyuşmazlık oluşturacak şekilde ihlal edildiğinde bu uyuşmazlık fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinde görülür.
• İcra ceza mahkemesinin bakacağı davalar şikayete bağlı suçlarla ilgilidir.
• Trafik mahkemelerinin bakması gereken ancak trafik mahkemesinin olmadığı yerlerdeki davalara sulh ceza mahkemeleri bakar.
• Anayasa Mahkemesi, vatana ihanetle suçlanan Cumhurbaşkanını ve görevleri ile ilgili olarak suç işledikleri iddia olunan başbakan ile bakanları Yüce Divan sıfatıyla yargılar
• İstinaf kanun yolu, birinci derece mahkemesi tarafından verilen bir kararın ikinci derece bir mahkeme, yani bölge adliye mahkemesi tarafından düzeltilmesi, iyileştirilmesi veya iptal edilmesi amacına yönelik bir kanun yoludur.
• Bölge adliye mahkemeleri, ilk derece yargı mahkemelerinden farklı olarak, il veya ilçe esasına göre kurulamaz.
• Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, veya mahkemelerin kaldırılmasına ise Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.
• Bölge adliye mahkemesi başkanı, bölge adliye mahkemesini temsil etmek yetkisine sahiptir.
• Bölge adliye mahkemesi başkanı kural olarak dört yıldan önce başka bir yere veya göreve atanamaz.
• Bölge adliye mahkemesi Başkanlar Kurulu, bölge adliye mahkemesi başkanı ile daire başkanlarından oluşur.
• Bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu, görevlerini yerine getirirken kararlarını çoğunlukla verir.
• Her bölge adliye mahkemesinde, en az üç hukuk ve en az iki ceza dairesinin bulunması öngörülmüştür.
• Daire başkanı, dairelerinde uyumlu, verimli bir çalışmanın gerçekleşmesini, işlerin makul süre içinde incelenmesini ve karara bağlanmasını sağlamakla yükümlüdür.
• Bölge adliye mahkemesi daire üyelerinin görevleri, Yargıtay Kanunu’nun 25. maddesinde yer alan Yargıtay üyelerinin görevleri dikkate alınarak düzenlenmiştir.
• İlk derece adli yargı hukuk mahkemelerinin verdiği ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılan başvurular bölge idare mahkemeleri hukuk dairelerince incelenerek karara bağlanır.
• Bölge adliye mahkemesi hukuk daireleri yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmekle de yetkilidirler.
• Cumhuriyet Başsavcısı, birinci sınıfa ayrılmış veYargıtay üyeliğine seçilme hakkını yitirmemiş adli yargı hakim ve savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından atanır.
• Bölge adliye mahkemesinin genel yönetim işlerini yapma görevinin hem bölge adliye mahkemesi başkanına, hem de başsavcısına verilmiş olmasının uygulamada tereddüt yaratacağı düşünülmektedir.
• Cumhuriyet savcıları, duruşmalı işlerde duruşmalara katılmakla da görevlidirler.
• Bölge adliye mahkemeleri, adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları incelemek gerekli hallerde duruşma yapmak suretiyle karara bağlamakla görevlidirler.
• 2007 yılının Nisan ayına kadar bölge adliye mahkemelerinin kurulmaları ve tüm ülkede faaliyete geçmeleri gerekmektedir.
• Yargıtay’ın kuruluş ve örgütlenmesi Anayasa ve Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiştir.
• Yargıtay’ın sekiz tane karar organı bulunmaktadır.
• Yargıtay’da yirmi bir hukuk, on bir ceza dairesi vardır.

TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

 Bilgiyi işlemekte kullanılan araçlar ikiye ayrılır. 1-
Maddi cihazlar 2-Kavramsal araçlar.
 Kullanıcıve bilgisayarın karşılıklıetkileşimini
sağlayan birimlerin genel adıGiriş-çıkışbirimleridir.
 Bilgisayar sisteminin maddi unsurlarına Donanım
denir. Maddi olmayan unsurlarına yazılım denir.
 Windows 98, windows 2000, windows XP, işletim
sistemleridir.
 Daha önceden kaydedilmişolan bir belgeyi açmak
için oklu açık kitap düğmesi kullanılır.
 Kelime işlemcilerle metin düzenleme, metin
biçimlendirme, metin yazdırma, metin saklama
yapılabilir fakat metin karakteri oluşturulamaz.
 fx düğmesinin işlevi aktif hücreye işlev
yapıştırmaktır.
 Sunum programlarının görünüm seçenekleri:
Anahat, normal, slayt, slayt sıralayıcısıgörünümü
 Sunum programlarında farklıbiçimlerde ve
renklerde hazır metin şablonlarından yararlanmak
için WortArt kullanılır.
 Bilgisayarda çeşitli şekiller ve gerçekçi çizimler
yaratmak ya da düzenlemek amacıyla kullanılan
yazılımların genel adıçizim programlarıdır.
 Veri tabanında kayıtlarımeydana getiren hücrelere
alan denir.
 Bilgisayar ağınıoluşturan dört temel öğe: İletim
ortamıile bilgisayar arasındaki arayüz donanımı,
İletim yöntemi, Fiziksel iletim ortamı, Ağişletim
sistemi
 Bilgisayarlararasıbağlantıların şekline ağtopolojisi
denir.
 Ağa bağlıbilgisayarların birbirleriyle haberleşmekte
kullandıklarıdile ağprotokolleri denir.
 Eğitim kurumlarının internet adreslerindeki
uzantısı.edu
 İki ya da daha fazla kullanıcının farklıanlarda
birbiri ile bilgisayar ağıüzerinden haberleşmesini Email
sağlar.
 İnternet üzerinde bulunan web sitelerinin
görüntülenebilmesi için kullanılan programlardan
biri İnternet Explorer'dır.
 Algoritmaların grafiksel şekiller kullanılarak
gösterimine AkışŞemasıdenir.
 Sistem analizi ve tasarımında problem çözme
sürecinin ilk aşamasıÖn araştırma'dır.
 Girilen veriler üzerinde işlem yapan bilgisayar birimi
işlemcidir.
 Kelime işlemcilerde metin saklama, yazdırma,
düzenleme, biçimlendirme yapılabilir ama metin
karakteri oluşturulamaz.
 İşlem tablosunun özellikleri: Sayısal verileri
yorumlamaya yardımcıolmak, karmaşık
hesaplamalar ve işlemler yapmak, değişikleri
kendiliğinden güncellemek, eğer türü sorular
sormaya olanak tanımak.
 Bilgi işlem sürecinin adımları: kaydetme, sıralama,
sınama, sınıflandırma.
 Büro yazılımlarında ekranda görüntülenmesi istenen
bir araç çubuğunu eklemek için kullanılan menü
Görünüm menüsüdür.
 Bilgisayar sisteminde verilerin ve programların
bulunduğu bilgi kümelerine dosya denir.
 Herhangi bir amaç için hazırlanmışve bilgisayar
konusunda uzmanlık gerektirmeden kullanılabilen
bilgisayar programlarına paket program denir.
 Kelime işlemci programında belgeye bir resim
eklemek için kullanılan menü ekle menüsüdür.
 Büro yazılımlarında standart araç çubuğu üzerinde
bulunan disket düğmesinin işlevi üzerinde çalışılan
dosyayıkaydetmektir.
 Windows 2000 işletim sistemidir.
 Kelime işlemci programında, yaratılan bir belgenin
yazıcıdan çıkmadan önceki en son halini
görüntülemek için BaskıÖnizleme kullanılır.
 Bilgisayarların sadece kendilerinin bildiği dile
makine dili denir.
 Bilgiyi işlemekte araçlar ikiye ayrılır.
 Farklıprogram ve uygulamayımasaüstünden
çalıştırmak üzere yaratılan nesnelere kısayol denir.

 Günümüz toplumlarında bilgiyi tarif ederken
kullanılabilecek en önemli ölçüt: Karar verme
sürecindeki rolü
 Bilgi işlem sürecindeki işlem adımları: Kaydetme,
Sınama,sınıflandırma, Özetleme, Erişim, Hesaplama,
Saklama,Çoğaltma, İletme
 Bir disketin kapasitesi 1.44 megabayttır.
 Ortalama bir CD nin kapasitesi 700 MB'dir.
 Bilgisayara belirli bir işi gerçekleştirmesi için verilen
komutlar toplamına program denir.
 Kullanıcıların programlama bilmeden kendi
ihtiyaçlarınıkarşılayabilmesini sağlamaya yönelik
programlara paket programlar denir.
 Tek kullanıcının her defasında tek bir işi
yapabilmesine yönelik olarak tasarlanan işletim
sistemi : Tek kullanıcı-tek görev'dir.
 Hızlıbaşlat araç çubuğu ekranın sol alt köşesinde yer
alır.
 Standart araç çubuğunda yer alanlar: Yeni dosya,
dosya aç, kaydet, önizleme, sözlük denetimi, kes,
kopyala,yapıştır,geri al, yinele,bağlantıekle,
yakınlaştır.
 Kopyala komutunun klavye kısa yolu Ctrl+C (copy)
Yapıştır komutunun kısa yolu Ctrl+V
Dosya yeni komutunun kısa yolu Ctrl+N (new)
Tümünü seç komutunun kısa yolu Ctrl+A (all)
Kes komutunun kısa yolu Ctrl+X
MS Word programında yer alan A düğmesi metnin
seçili alanıaltıçizili yapar.
 Kelime işlemcilerde metni oluşturan harf, rakam,
sembol ve boşluklar karakter ile ifade edilir.
 =TOPLA(D7:D12) komutu yerine
=D7+D8+D9+D10+D11+D12 komutu kullanılabilir.
 Excel programında bir grafik çizmek için yapılması
gereken ilk işlem grafikte gösterilmek istenen veriler
etiketleriyle beraber seçilir.

GENEL MUHASEBE KONU ANLATIM

İşletme ve Muhasebe


• İşletme; çevreden, başkalarından bilgi, para, işgücü, makine, araç-gereç, hammadde, malzeme gibi unsurları alarak bunları de¤işim süreci adını verdiğimiz bir takım faaliyetler sonunda mal ve/veya hizmetlere dönüştüren bir sistemdir. İşletmeler, faaliyet konuları ve yaptıkları işler itibariyle; üretim işletmeleri, ticaret işletmeleri, tarım işletmeleri, madencilik işletmeleri, inşaat işletmeleri, eğitim ve sağlık işletmeleri, hizmet işletmeleri şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. İşletmeler mülkiyet bakımından; özel işletmeler, kamu işletmeleri ve karma işletmeler şeklinde sınıflandırılır. İşletmelerin mal ve hizmet üretmek için yaptıkları işlevler genel olarak; üretim, pazarlama, finansman ve insan kaynakları işlevleridir. Bu işlevlerin en iyi şekilde yerine getirilmesi ancak işletme yönetimi ile olanaklıdır. Yönetim; işletmenin kuruluş amacına ulaşmak için neyin, kiminle, nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağını gösteren planların yapılması, hazırlanan planların hayata geçirilmesi için gereken yapı ve düzenin örgütlenmesi, oluşturulan yapı ve düzenin harekete geçirilmesini sağlayacak yürütme faaliyetlerinin yapılması ve yapılan çalışmaların ve elde edilen sonuçların planlara uygun olup olmadığının görülerek önleyici, düzeltici, iyileştirici kontrollerin yapılmasıdır. İşletmenin varlıkları ve kaynakları nelerdir?

• Varlıklar bir işletmenin var olabilmesi için para, araç-gereç, malzeme, bina, taşıt aracı, mal gibi iktisadi değerlerdir. Kaynaklar ise, işletme sahiplerinin işletmeye koydukları sermaye ve/veya üçüncü kişilerden sağlanan borçlardır. İşletme sahiplerinin

varlıklar üzerindeki haklarının parasal ifadesine sermaye; işletmeye borç veren üçüncü kişilerin varlıklar üzerindeki haklarının parasal ifadesine de borçlar adı verilir. Muhasebenin amacı nedir?

• İşletme faaliyetlerinin yürütülmesi ve karlılık ile likidite hedeflerine ulaşılması için yapılacak araştırmalar, alınacak kararlar, uygulamaya konulan ve yapılan çalışmalar ile işletmenin mali durumunun izlenmesi için yöneticilere, işletme sahiplerine, borç verenlere, devlete, çalışanlara ve topluma gerekli olan bilgileri sağlamaktır. Bilgi sağlamak için muhasebe nasıl işlev görmektedir?

• Muhasebe; işletmenin varlıkları, sermayesi ve borçları üzerinde değişme yaratan ve para ile ifade edilen mali işlemlere ait bilgileri kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek ve yorumlamak suretiyle ilgili kişi ve kurumlara raporlar şeklinde sunan bir bilgi sistemidir. Buna göre muhasebe, mali işlemlere ait bilgileri kaydediyor, bu bilgileri belirli ve anlamlı bir şekilde sınıflandırıyor ve çok sayıdaki bilgileri raporlar şeklinde özetliyor, ortaya çıkan raporları, analiz ederek yoruma tabi tutuyor ve sonuçları ilgililere veriyor. Muhasebe kimlere ne için bilgi sağlamaktadır?

• Muhasebe; yöneticilere, işletme sahiplerine, işletmede çalışanlara (sendikalara), borç ve kredi verenlere, devlete ve topluma bilgi sağlamaktadır.

• Yöneticiler, neyi, ne zaman, nasıl, niçin ve kiminle yapacaklarını bilmeleri, diğer bir ifadeyle işletmenin faaliyetlerini planlamak, yürütmek ve kontrol etmek için; Ortaklar (işletme sahipleri), yöneticinin başarısını belirlemek, işletmenin ulaştığı mali güç ve karlılık durumunu bilmek, bunun yanında işletmede ortak olarak kalıp kalmamak gibi

değişik durumları değerlemek için; Borç Verenler, borç verip vermeme, verilecek borcu geri alıp, almama konularında durum değerlendirmesi yapmak için; İşletmede Çalışanlar (sendikalar), ücretler görüşmeleri, iş güvenliği konularında değerlemeler yapmak için; Devlet, işletmelerden alacağı vergiyi ve ekonomi politikalarını belirlemek için; Toplum, özellikle sivil toplum örgütleri kanalıyla, işletmelerin piyasa politikaları, istihdam durumları, üretim kararları ve buna bağlı olarak fertlerin geleceği ve refahına, ülkenin ekonomik gidişine ilişkin değerlendirmeler yapabilmek için muhasebe bilgilerine

gereksinim duyarlar. Kimler muhasebe mesleğini yapabilmektedir?

• Ülkemizde muhasebe mesleği "Serbest Muhasebecilik,, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik" adını taşıyan 3568 sayılı yasayla düzenlenmektedir.

Söz konusu yasaya göre, muhasebe mesleği; Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir olarak üç gruba ayrılmaktadır. Ülkemizde yasada belirtilen koşulları yerine getiren ve belirtilen ünvanları almış bulunan kişiler ancak muhasebe mesleğini yapabilmektedirler.

Mali Tablolar


• Kurucularından, ortaklarından ve diğer ilgili taraflardan ayrı bir kişiliğe sahip olan işletmenin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için para, mal, bina gibi birtakım varlıkları edinmesi gerekir. İşletmenin sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkların elde edildiği yerleri gösteren sermaye ve borçlar şeklindeki kaynakların birlikte oluşturduğu yapı işletmenin

mali durumunu ortaya koyar.

• İşletme faaliyetleri ile işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarında artış (kar) veya azalış (zarar) şeklinde meydana gelen değişiklikler faaliyet sonucu olarak ortaya çıkar. Mali durum ve faaliyet sonuçları ne ile gösterilir?

• İşletmenin mali durumunda meydana gelen değişiklikler ve faaliyet sonuçları belli zaman aralıkları itibariyle bir bütün olarak ele alınır ve mali tablolar şeklinde özetlenerek ilgililere sunulur. Mali tablo ne demektir ve temel mali tablolar nelerdir?

• Mali tablolar, belirli bir süre içinde oluşan mali nitelikteki olayların işletmenin varlık ve kaynak unsurlarında yarattığı değişmelerin bir özetidir. Temel mali tablolar iki tür olup, bilanço ve gelir tablosu olarak adlandırılır.

Dönem ne demektir?

• İşletme yönetimince işlevlerin planlanabilmesi, gerçekleşenin ölçülebilmesi ve planlanan ile gerçekleşenin karşılaştırılarak kontrol edilmesi, kontrol sonuçlarına göre yeni kararların alınabilmesi gibi nedenlerle süreklilik gösteren işletme faaliyetlerinin belli zaman aralıkları; dönemler itibariyle değerlendirilmesi gerekir. Muhasebe öğretiminde temel alınan dönem genellikle bir takvim yılıdır.

Bilanço nedir, neyi gösterir?

• Bilanço, işletmenin belirli bir tarihteki mali yapısını gösteren mali tablodur. Bilanço, düzenlendiği tarih itibariyle işletmenin sahip olduğu varlıklarını ve bunların kaynaklarını (öz kaynak+ yabancı kaynak) gruplandırılmış ve özet olarak türleri ve tutarlarıyla gösterir.

Bilanço eşitliği ne demektir?

• Bilanço eşitliği, işletmenin sahip olduğu varlıkları toplam tutarları ile bu varlıklar üzerinde hak sahibi olan işletme sahiplerinin hakları (sermaye) ve borç verenlerin hakları (borçlar) toplamının birbirine eşit olmasıdır. İşletmenin ayrı bir kişiliğe sahip olması temeline dayanan bu eşitlik;

VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR veya

AKTİF = PASİF şeklinde ifade edilir.

Mali nitelikli olaylar nelerdir ve bilançoyu nasıl etkiler?

• Bilanço unsurlarında yani varlıklar, borçlar ve sermayede artış veya azalış şeklinde değişikliğe neden olan olaylara mali nitelikli olaylar denir. Bu etkiler; varlıkların kendi içinde eşit tutarlı artış veya azalışı, kaynakların kendi içinde eşit tutarlı artış ve azalışı ya da varlıklarda ve kaynaklarda toplam olarak aynı tutarda artış veya azalış şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak bu işlemler sonucunda bilanço eşitliği asla bozulmaz. Bu nedenle herhangi bir dönemde dönem başı öz sermayesi ile dönem sonu öz sermayesi karşılaştırılarak kar veya zararı belirlemek mümkün olur.

Gelir Tablosu nedir, hangi bilgileri, nasıl gösterir?

• İşletme yönetimini değerlemede, yalnızca kar veya zarar bilgisi ve bunun büyüklüğü yeterli bir ölçü olmamaktadır. Dönem içinde işletme sahiplerinin haklarında artışa neden olan; gelir (hasılat) ile azalışa neden olan; gider işlemlerine ait bilgilerin elde edilmesinde yarar vardır.

• Gelir tablosu, işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile bu gelirlerin elde edilmesi için katlandığı giderleri ve bunların sonucunda oluşan kar veya zararı gösteren bir mali tablodur.

Hesaplar


• Her bir mali işlem nedeniyle varlıklarda, borçlarda, sermayede ve faaliyet sonucunu oluşturan gelir ve gider unsurlarında meydana gelen değişiklikleri,

doğrudan mali tablolar üzerinde izlemek mümkün değildir. Bu nedenle söz konusu değişiklikleri izlemek üzere hesaplardan yararlanılır. Hesap, mali nitelikli olayların her bir bilanço unsurunda ve faaliyet sonuçlarını oluşturan her bir unsurda yarattığı, artış veya azalış şeklindeki değişmelerin izlenmesine yarayan çizelgedir. Hesapların işleyişi neye göre ve nasıl olmaktadır?

• Hesapların sınıflandırılması ve işleyişi temel bilanço eşitliğine dayanır. Buna göre varlık hesaplardaki artışlar için ilgili varlık (aktif) hesapları borçlandırır, azalışlar için alacaklandırılır. Kaynaklardaki (borçlar ve sermaye) artışlar için ilgili kaynak (pasif) hesapları alacaklandırılır, azalışlar için borçlandırılır. Böylece varlık ve kaynak unsurlarında meydana gelen değişiklikleri izlemek üzere hesaplara yapılan kayıtlarla, bilanço eşitliği sürekli olarak korunmuş olur.

• Bütün hesapların sol yanına borç, sağ yanına alacak adı verilir. Herhangi bir hesaba ilk kez kayıt yapılması hesap açmak, hesabın borç yanına kayıt hesabı borçlandırmak, hesabın alacak yanına kayıt hesabı alacaklandırmak olarak adlandırılır. Hesabın borç tarafındaki tutar toplamı alacak tarafındaki tutar toplamından fazla olduğunda hesap borç kalanı, tersi durumda hesap alacak kalanı verir. İki tarafın tutarları toplamı eşit ise hesap kalan vermez, yani kapalıdır. Bilanço ile hesaplar arasında nasıl bir ilişki vardır?

• Hesaplar bilanço unsurlarını temsil eden araçlardır ve hesapların işleyişi de bilanço eşitliğine dayanır. Böylece hesap kalanlarından bilanço kolaylıkla elde edilebilir. Borç kalanı veren (aktif) hesapların kalanlarından bilançonun varlıklar (aktif) tarafı, alacak kalanı veren (pasif) hesapların kalanlarından da bilançonun kaynaklar (pasif) tarafı elde edilir Faaliyetlerden kaynaklanan sermayedeki değişmelerin neden gelir ve gider hesaplarında izlenmesi gerekir?

• Bilançonun kaynak unsurları (pasif) öz ve yabancı kaynaklar olarak iki gruptur. Öz kaynaklarda, işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarında (sermayede) artışa neden olan işlemlere gelir, azalışa neden olan işlemlere de gider denir. Gelir (hasılat)

ve giderlerin karşılaştırılması ile dönemin faaliyet sonucu olan kar veya zarara ulaşılır. Karın oluşumuna katkı sağlayan gelirlerin ve zarara neden olan giderlerin ayrıntılı şekilde izlenmesi ve faaliyetler itibariyle işletmenin başarı durumunun belirlenmesi gerekir. Bu nedenle gelirler gerçekleştiklerinde konularına göre ayrılarak gelir hesaplarında, giderler de gider hesaplarında kaydedilir.

• Sermaye hesabının işleyişine paralel olarak, gelirler gerçekleştikçe gelir hesapları alacaklandırılır, giderler gerçekleştikçe gider hesapları borçlandırılır.

• Belli bir dönem içinde oluşan gelir hesapları ile gider hesapları, dönemin net faaliyet sonucunu belirlemek üzere Kar veya Zarar Hesabına devredilerek kapatılır. Bu nedenle gelir ve gider hesaplarına sonuç hesapları da denir. Muhasebenin doğru, açık, anlaşılabilir bilgi üretebilmesi için hesapların sınıflandırılmalarının ve türlerinin tanımlanmasının önemi var mıdır?

• Hesap kavramını daha iyi açıklayabilmek ve hesabın işlevini ortaya koyabilmek için hesapların türlerine ayrılarak incelenmesinde yarar vardır.

• Hesaplar, mali tabloların elde edilmesi bakımından iki ana gruba ayrılır;

a. Bilanço Hesapları:

* Varlık (aktif) hesapları,

* Kaynak (pasif) hesapları,

- Borç hesapları

- Öz sermaye hesapları

b. Gelir Tablosu Hesapları:

* Gelir (Hasılat) hesapları,

* Gider hesapları.

- Hesaplar, işlemlerin muhasebeleştirilmesinde temel olup olmama durumuna göre üç gruba ayrılır;

a. Asli hesaplar,

b. Düzenleyici hesaplar,

c. Geçici hesaplar.







• Hesaplar, bir unsuru toplu veya ayrıntılı göstermeleri bakımından da iki gruba ayrılır;

a. Ana hesaplar,

b. Yardımcı hesaplar.

• Mali nitelikte olmayan bazı işlemlere ait bilgilerin muhasebe ortamında izlenebilmesi için Nazım Hesaplar kullanılır. Hesapların belirli bir düzen içinde olmalarının

gereği var mıdır?

• Muhasebeden beklenen bilgilerin istenildiği şekilde ve içerikte olabilmesi için mali olaylara ait verilerin etkin ve düzenli biçimde toplanması ve kaydedilmesi gerekir. Bilgilerin muhasebe kayıtlarına geçirilme şeklinde, işletmenin faaliyet konusuna, büyüklüğüne ve yönetimin muhasebeden yararlanma durumuna göre çok sayıda hesap kullanılır. Bu hesapların, aynı olayların sürekli olarak aynı hesaplara kaydını sağlayacak, belli bir düzen içinde olması gerekir.

• Bir işletmede kullanılacak hesapların, muhasebenin temel kavramları ve ilkeleri doğrultusunda sistemli bir şekilde ve gruplandırılmış olarak yer aldığı listeye hesap planı denir. Ülkemizde işletmelerin uymak zorunda oldukları bir hesap planı var mı?

• Ülkemizde, 01.01.1994’ten itibaren Tekdüzen Hesap Planı (banka, sigorta, aracı kurum işletmeleri hariç) tüm işletmeler için zorunlu olarak uygulanmaktadır. Tezdüzen Hesap Planında hesap sınıfları şöyle oluşturulmuştur;

1. Dönen Varlıklar

2. Duran Varlıklar

3. Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

4. Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar

5. Öz Kaynaklar

6. Gelir Tablosu Hesapları

7. Maliyet Hesapları

8. Serbest

9. Nazım Hesaplar


Muhasebede Kayıt Belgeleri ve Defterler

Genel Muhasebe: Soru Ağırlıkları ve Önemli noktalar

Genel Muhasebe: Soru Ağırlıkları ve Önemli noktalar

Ünite 1) İşletme ve Muhasebe

Ünite ile ilgili bilgi : İşletmenin işlevleri, muhasebenin işlevleri ve türleri ile muhasebecilik mesleği konularına dikkat ediniz.

Arasınav : 1-2
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 2) Mali Tablolar

Ünite ile ilgili bilgi : Mali tabloların kapsamı, içeriği, işlevi ve bilanço ve gelir tablosunun tanımı, bölümleri çok dikkatli ve ayrıntılı öğrenilmelidir. Bu ünite sonraki ünitelere de kaynaklık etmektedir.

Arasınav : 4
Final-Bütünleme : 2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 3) Hesaplar

Ünite ile ilgili bilgi : Hesaplara ilişkin tanımlamalar ve hesapların işleyişleri ile türleri sınavlar açısından öne çıkan konulardır.

Arasınav : 2-3
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 4) Muhasebe Kayıt Belgeleri ve Defterler

Ünite ile ilgili bilgi: Defterlerin temel özellikleri ile işlevleri konularıyla mizan konusuna dikkat ediniz.

Arasınav : 2-3
Final Bütünleme: 1-2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 5) Muhasebe Süreci

Ünite ile ilgili bilgi: Muhasebe sürecinde yer alan işlemlerin sırası bu ünitenin en önemli konusudur.

Arasınav : 1
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 6) Muhasebenin Temel Kavramları ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri

Ünite ile ilgili bilgiler: Kavramların neleri amaçladığına ve ilkelerin içeriklerine iyi çalışınız.

Arasınav : 1-2
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 7) Stoklar

Ünite ile ilgili bilgi: Aralıklı ve devamlı envanter yöntemlerinin temel özelliklerini özümseyerek öğreniniz. Ayrıca mal ile ilgili her bir işlemin hangi hesap adı kullanılarak kaydedildiğine çok dikkat ediniz.

Arasınav: 4
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite Hazır Değerler ve Menkul Kıymetler

Ünite ile ilgili bilgi: Çekler, hisse senetleri ve bankalar hesaplarını iyi öğreniniz. Ayrıca hazır değerler ve menkul kıymetlerin hangi hesaplardan oluştuğuna da dikkat ediniz.

Arasınav : 2-3
Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 9) Alacaklar

Ünite ile ilgili bilgi: Alacak senetleri hesabını ayrıntılı öğreniniz. Ayrıca Alıcılar hesabına da dikkat ediniz.

Arasınav : 3-4
Final-Bütünleme : 1-2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 10) Duran Varlıklar

Ünite ile ilgili bilgi: Maddi, maddi olmayan duran varlık ayrımı, tanımı ile maliyet bedeline dahil edilen, edilmeyen giderlere dikkat ediniz.

Arasınav : 2-3
Final-Bütünleme : 1-2 , soru çıkmaktadır.

Final sınavında, soru adetinin yükselmesi 11. üniteden itibaren başlıyor. Soru ezberleyecek arkadaşların 11-20 ünite arasına daha fazla vakit ayırması şansını yükseltecektir.

Ünite 11) Mali Borçlar

Ünite ile ilgili bilgi : Açık kredi ve maddi teminat karşılığı krediler konularını ayrıntılı öğreniniz.

Final-Bütünleme : 2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 12) Borçlar

Ünite ile ilgili bilgi: Bu ünitede pasif karakterli borçlar incelenecektir. 9. ünitedeki alacaklar konusu iyi anlaşılırsa bu ünitenin kavranması kolaylaşacaktır.

Final-Bütünleme : 2-3 , soru çıkmaktadır.

Ünite 13) Özkaynaklar

Ünite ile ilgili bilgi: Bu ünitede pasif karakterli olan ve işletmelerin özkaynak grubu içinde yer alan öz sermaya hesabını göreceksiniz. Özsermayenin tanımına ve unsurlarına dikkat ediniz.

Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 14) Gelirler ve Giderler

Ünite ile ilgili bilgi: Ünite 3'de anlatılan gelir ve gider hesaplarının işleyişini hatırlayınız. Ayrıca 19. ünitede anlatılan konularında bu üniteyle birlikte ele alınması gerekir. Gider-gelir hesaplarının dönemler arası ayarlama kayıtlarını çok ayrıntılı öğreniniz.

Final-Bütünleme : 3 , soru çıkmaktadır.

Ünite 15) Dönem Sonu İşlemleri

Ünite ile ilgili bilgi: Bu üniteyi iyi anlayabilmeniz için Ünite - 5'de anlatılan ''Muhasebe Süreci'' konusunu tekrar gözden geçirmeniz yararlı olur.

Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

Ünite 16) Dönen Varlıklara Ait Dönemsonu İşlemleri

Ünite ile ilgili bilgi: Bu üniteyi ve bundan sonra anlatılacak üniteleri iyi kavramanız ikinci sınafa geçtiğinizde sorumlu olacağınız muhasebe dersini daha rahat anlamanızı sağlayacaktır.

Final-Bütünleme : 3-4 , soru çıkmaktadır.

Ünite 17) Duran Varlıklara Ait Dönemsonu İşlemleri

Ünite ile ilgili bilgi: Bu ünite 10. ünitenin devamı niteliğindedir. Özellikle amortisman tutarının hesaplanmasını iyi öğreniniz.

Final-Bütünleme : 2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 18) Borçlara Ait Dönemsonu İşlemleri

Ünite ile ilgili bilgi: Özellikle ünite 11 ve 12'deki bilgileri hatırlamanız gerekecektir. Yazarak çalışmanız yararınıza olacaktır.

Final-Bütünleme : 1-2 , soru çıkmaktadır.

Ünite 19) Gelir ve Giderlere Ait Dönemsonu İşlemleri

Ünite ile ilgili bilgi: Bu ünitede tekrar gelir ve giderler işlenmektedir. Bu yüzden 2. , 3. , 14. üniteleri dikkatle okuyunuz. Dikkat edilmesi gereken nokta, düzeltme kayıtlarının mantığıdır.

Final-Bütünleme : 4 , soru çıkmaktadır.

Ünite 20) Dönemsonu Mali Tabloların Düzenlenmesi

Ünite ile ilgili bilgi: Muhasebe sürecinin son işlemi olan mali tabloların düzenlenmesi konusu, süreç açısından en dikkate değer konudur.

Final-Bütünleme : 1 , soru çıkmaktadır.

iktisat soru cevap şeklinde ders notu

iktisat çalışması
1-John Maynard Keynes’in en önemli eseri ve bu eserin içeriği nedir?

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi , makro iktisadın kökenini oluşturur.

2-Keynes’in geliştirdiği görüş nedir?

Toplam talebin istihdamı belirleyen temel faktör olduğu.Devlet ekonomiye müdahale ederek üretim ve istihdam hacmi üzerinde etkili olabilecektir.

3-Makro iktisadın ilgi alanına giren temel göstergeler nelerdir?

İşsizlik ve istihdam düzeyi, enflasyon ve üretim artış oranı.

4-istihdam nedir?

Çalışma ve gelir sağlama kararında olan bireylerin hizmetlerinden yararlanılmak üzere çalıştırılması.

5-işsizlik oranı nedir?

Toplam işgücü içerisinde işsiz olanların yüzdesi.

6-işsizlik türleri nelerdir?

Friksiyonel( arızi) işsizlik:kısmi,geçici,olumsuz etkisi en az olan,yer ve meslek değiştirme sırasında görülen.

Konjonktürel işsizlik:yaygın tür,üretim hacminde zaman zaman ortaya çıkan daralmaların yarattığı tür.

Mevsimlik işsizlik: yaygın tür,tarımsal yapılı ülkelerde.

Bölge ve sektör işsizliği: belli bir sektörün veya bölgenin çekici bir alan olmaktan çıkması durumunda sektörün üretiminin daralmasına bağlı olarak ortaya çıkan tür.

Teknolojik işsizlik :uzun süre emek yoğun üretim metodu uygulanmasından sermaye yoğun tekniklere geçilmesi durumunda bir kısım emeğin işsiz kalması ile ortaya çıkan tür.

Yapısal işsizlik:durgun ekonomik dönemlerdeki tür.

Gizli işsizlik:gelişmekte olan ülkelerde tarımsal üretim alanında yaygın,belli bir üretim sektöründe istihdam edilenlerden bir kısmının faaliyetten çekilmesi durumunda üretim hacminde bir daralma meydana gelmemesi sonucu görülen tür.

7-enflasyon nedir?

Bir ekonomide fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan artış.

8-fiyatlar genel düzeyi nedir?

Mal ve hizmet fiyatlarının belirli bir dönemdeki tartılı ortalamasını gösteren indeks değeri.

9-hiperenflasyon nedir?

Fiyatlar genel düzeyinde çok hızlı artışların yaşandığı dönem.

10-ekonomik büyüme nedir?

Ekonominin mal ve hizmet üretme kapasitesindeki artış.

11-konjonktür nedir?

Üretim hacmindeki artış (canlanma dönemi) ve azalış(daralma dönemi:resesyon) şeklindeki kısa dönemli dalgalanmalar.

12-konjonktür dönemindeki evreler nelerdir?

Canlanma,tepe,daralma,dip

13-ekonominin daralmadan canlanmaya geçişine ne ad verilir?
U dönüşü

14-devletin makro ekonomiyi etkileyebilmek amacıyla kullanabileceği araçlar nelerdir?

a-Maliye politikası(devletin topladığı vergi ve yaptığı harcamalarla ilgili politikalar.) ,

b-para politikası (Merkez Bankasının ekonomideki para miktarını kontrol edebilmek amacıyla aldığı önlemler.) ve

c-arz yönlü politikalar(devletin toplam talebi arttırmak yerine üretimi arttırmaya yönelik politikaları)

15-Keynes’e göre ekonomiyi durgunluk döneminden çıkartmak için yapılması gereken nedir?

Devlet vergileri azaltmalı ve veya harcamaları arttırmalıdır.Yani genişlemeci maliye politikası uygulamalıdır.

16-enflasyonist dönemde yapılması gereken nedir?

Devlet enflasyon oranını düşürebilmek için vergileri arttırmalı ve-veya harcamaları kısmalıdır.Yani daraltıcı maliye politikası uygulamalıdır.

17-para politikası nasıldır?

Devlet para miktarının,fiyatlar genel düzeyini,faiz oranlarını ve döviz kurunu etkileyerek,işsizlik ve üretim ,üzerinde etkilerinin bulunduğunu kabul etmektedir.

18-makro iktisat ekonomide hangi grupların davranışları üzerinde durur?

Hanehalkları ve işletmeler (özel sektör), devlet (kamu), diğer ülkeler( uluslar arası sektör)

19-devresel akım diyagramı neyi gösterir?

Ekonomideki 4 sektör tarafından elde edilen geliri ve yapılan harcamaları.

20- devresel akım diyagramının ortaya koyduğu gerçek nedir?

Ekonomide birisinin yaptığı harcama mutlaka bir başkasının gelirini oluşturmaktadır.

21-transfer ödemeleri nelerdir?

Devletin,mal ,hizmet veya işgücü karşılığı olmaksızın hanehalklarına yaptığı ödemeler.

22-milli gelir muhasebesi nedir?

Bir ekonomide belirli bir dönemde gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin ölçüm sistemi.

23-milli gelir hesapları neleri gösterir?

Tüm ekonomik faaliyetlerin genel bir özetini,üretim,gelirler ve harcamalar arasındaki karşılıklı etkileşimleri.

24-gayri safi milli hasıla nedir?

bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış(nihai) mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile ifade edilen değerleri toplamı.

25-gayri safi milli hasılanın ölçülmesinde karşılaşılan sorunlar nelerdir?

a-Çifte sayma yani aynı ürünü 2 kez gsmh hesaplarına dahil etmekten kaçınmak gerekir.neden?

çünkü ara malı denen bazı mal ve hizmetler diğer bazı mal ve hizmetlerin üretilmesinde kullanılır.

Katma değer nedir?

Her üretim aşamasında ara mallarının değerine yapılan ilave.

b-bazı mal ve hizmetlerin(emniyet-milli savunma,eğitim hizmetleri gibi) piyasalar aracılığıyla satılmaması bunların değerlerini belirlemede güçlük yaratır.

C-pratik nedenlerle bazı mal ve hizmetlerin ( ev hanımlarının yaptığı hizmetler gibi ) gsmh hesaplarına dahil edilmemesi yararlı olur.

d-tamamiyle finansal nitelikte olan işlemlerde ( kamu kesimi ile özel kesimin transfer ödemeleri ,alım satım işlemleri ) gsmh hesaplarına dahil edilmez.

e-ikinci el malların satışı da gsmh hesaplarına dahil edilmez.

26-üretim faktörlerinin mülkiyetinin kimde olduğuna bakılmaksızın o ülke sınırları içinde üretilen tamamlanmış mal ve hizmetlerin toplam değerini göstermek için hangi alternatif tanım geliştirilmiştir?

Gayri safi yurt içi hasıla.

27-gsmh hangi yöntemlerle hesaplanabilir?

Gsmh = ücret + faiz + rant + kar +dolaylı vergiler + amortismanlar
Gsmh = C + I + G + (EX- IM)

a-üretim kesimlerinin yarattığı mal ve hizmetlerin toplamı açısından ( gsmh kesimlerden her birinin kaynağına kadar gidip 1 yıl içinde yaratılan değerlerin toplamı alınır)

b-gelir oluşumu açısından(gelirin ayrı ayrı tespiti ve toplamının alınması.

c-harcamalar açısından :tamamlanmış mal ve hizmetlere yapılan harcamaların toplamı gsmh yı verir.

28-ülkede elde edilen gelirler nasıl hesaplanır?

Üretim faaliyetlerine katılım sonucunda elde edilen ücret,faiz,kar ve rant gelirlerinin toplamı bulunarak.milli gelir bir ülkedeki fertlerin satın alma gücünü verir.

29-safi milli hasıla nedir?

Bir ülkenin net üretim gücünü gösteren değer.

Smh = gsmh – amortismanlar

Smh = ücret + faiz + rant + kar + dolaylı vergiler

30-amortisman nedir?

Sermaye mallarında oluşan aşınma ve eskimenin parasal değeri.

31-dolaylı vergiler nelerdir?

Bir mal veya hizmet satın alındığında ödenen vergiler.

32-dolaysız vergiler nelerdir?

Araya hiçbir aracı girmeksizin kişinin kendi beyanına göre yapılan ödemeler.(gelir vergisi)

33-kişisel gelir nasıl bulunur?

Milli gelirden dağıtılmayan şirket karları,sosyal güvenlik ödemelerinin çıkarılması,kamu ve özel sektör transfer ödemelerinin eklenmesiyle bulunur.

Kişisel gelir = Milli gelir –( dağıtılmayan şirket karları,sosyal güvenlik ödemeleri) + kamu ve özel sektör transfer ödemeleri

34-kullanılabilir gelir nedir?

Kişinin bir dönemde elde ettiği net gelir.
Kullanılabilir gelir= kişisel gelir-dolaysız vergiler

35-kişi başına milli gelir nedir?

Mevcut milli gelir değerinin nüfusa bölünmesi ile bulunan ve bir refah ölçütü olarak kullanılan değerdir.

Milli gelir = smh- dolaylı vergiler
Mg= ücret+faiz+ant+kar

36-:tamamlanmış mal ve hizmetlere yapılan harcamalar nelerdir?

a-Tüketim harcamaları:C:kişilerin gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmetlere yaptıkları harcamalar.

b-Yatırım harcamaları:I: firmaların ve devletin yeni tesisat ve teçhizat ile yeni binalara yaptıkları harcamalar,stoklardaki artışlar ve kişilerin yeni ev yaptırmak için harcadıkların miktarların toplamı.

c-Kamu harcamaları:G: devletin mal ve hizmet alımları için yaptığı harcamalar toplamı.

d-Net ihracat (EX-IM):ihracat gelirleri (EX)- ithalat harcamaları (IM )

37-bir ülkedeki net yatırım miktarı nasıl bulunur ?

gayrisafi yatırımlar – amortismanlar

38-net yatırımların + ve – olması durumlarından üretim kapasitesi nasıl etkilenir?

Pozitif ise sermaye stoğundaki artışa bağlı olarak üretken kapasite artar.
Negatif ise sermaye stoğundaki azalışa bağlı olarak üretken kapasite azalır.

39-Nominal fiyatlarla gsmh nedir?

Hesaplama yapılan dönemde piyasada geçerli olan fiyatların kullanılması ile bulunan gsmh değeri.

40-reel (sabit) fiyatlarla gsmh nedir?

Belirli bir yılın fiyatları esas alınarak hesaplanan gsmh değeri.

41-fiyat indeksi nedir?

Cari fiyatlarla ifade edilen bir grup mal ve hizmetin değerinin aynı mal grubunun sabit fiyatlarla ifade edilen değerine oranı.

42-gsmh deflatörü nedir?

Nominal gsmh rakamlarını reel gsmh rakamlarına dönüştürmek amacıyla kullanılan özel fiyat indeksi.

Gsmh deflatörü = nominal gsmh / reel gsmh

43-gsmh ‘nın kullanımındaki sınırlar nelerdir?

Ülkenin nüfusu bilinmedikçe gsmh ve bununla ilgili milli gelir kavramları anlam ifade etmez( bu sakıncanın giderilmesi için kişi başına üretimi ifade eden kişi başına gsmh ( GSMH/ NÜFUS) kavramı kullanılır ) ,dinlenme faaliyeti hesaba katılmaz,üretilen malların kalitesindeki değişim hesaba katılmaz,ülkede yaratılan gelirin birleşimi ve dağılımı konusunda ayrıntılı bilgi vermez,sosyal maliyetleri yansıtmaz,yasal olmayan faaliyetlerden elde edilen gelir gsmh na yansıtılamaz.

44-kayıt dışı ekonomi nedir?

Gsmhna dahil edilmesi gerekirken hesapların dışında kalan ekonomik faaliyetler.

45-hane halkları elde ettikleri gelirleri hangi şekillerde kullanırlar?

a-mal ve hizmetlerin tüketiminde
b-tasarrufta
c-vergi ödemede

46-elde edilen gelir nasıl bulunur?

Tüketim harcamaları ile tasarruf toplanarak

Y = C + S

47-tüketim nedir?

Tüketicilerin mal ve hizmetler için yaptıkları harcamalar.

48-tasarruf nedir?

Gelirin tüketilmeyen kısmı.

49-tüketim fonksiyonu nedir?

Gelirle tüketim harcamaları arasındaki doğru yönlü ilişkiyi gösteren fonksiyon.

50-otonom tüketim nedir?

Tüketim harcamalarının gelirden bağımsız olan kısmı.

51-ortalama tüketim eğilimi nedir?

(APC):gelirin tüketim amacıyla harcanan kısmı.

APC = tüketim / gelir = C / Y

52-Gelir artışı ortalama tüketim eğilimini nasıl etkiler?

Gelir arttıkça ortalama tüketim eğilimi düşer.bunu nedeni hane halklarının gelirde ortaya çıkan artışın sadece belli bir bölümünü tüketime ayırmalarıdır.gelir arttıkça tüketim harcamaları gelirdeki artıştan daha düşük olacaktır.

53-marjinal tüketim eğilimi nedir?

Gelirdeki değişmenin tüketim harcamalarında yarattığı değişmeyi ifade eder.
Tüketim fonksiyonunun eğimidir.

MPC = tüketimdeki değişme / gelirdeki değişme

54-tasarruf fonksiyonu nedir?

Gelir ile tasarruflar arasındaki doğru yönlü ilişkiyi gösteren fonksiyon.

55-negatif tasarruf nedir?

Harcamaların geliri aşan kısmı.

56-otonom tasarruf nedir?

Tasarrufların gelirden bağımsız olan kısmı.

57-ortalama tasarruf eğilimi nedir?

APS:gelirin tasarrufa ayrılan kısmı.

APS = tasarruf / gelir = S / Y

58-marjinal tasarruf eğilimi nedir?

MPS: gelirdeki değişmenin tasarruflarda yaratacağı değişmeyi ifade eder.tasarruf fonksiyonunun eğimini gösterir.

MPS = tasarruflardaki değişme / gelirdeki değişme

59-tüketim harcamalarını belirleyen faktörler nelerdir?

Kullanılabilir gelir(en önemlisi),bekleyişler,demografik unsurlar (nüfus büyüklüğündeki bir artış otonom tüketimi arttırır.nüfusun yaş bileşimi ise tüketim fonksiyonunun eğimini değiştirir. ) ,yatırımlar (yatırımların arttığı bir durumda fonksiyon yukarıya kayacak,yatırımların azaldığı durumda ise fonksiyon aşağıya kayacaktır )

60-yatırım harcamaları nelerdir?

İşletmelerin sermaye mallarına ve stoklara yaptıkları harcamalardır.

61-planlanmış stoklar (envanterler ) nedir?

Bir firmanın stoklarında ileride yoğunlaşmasını bekledikleri talebi karşılamak için yeterli miktarda mal bulundurması.

62- planlanmamış stoklar (envanterler ) nedir?

Firmanın hedeflediği satış sürecinde elinde kalan stok miktarı.

63-planlanmış yatırımları neler etkiler?

Faiz oranı (borçlanılan fonların maliyeti ) ,beklenen kar,teknolojik değişim(bir malın üretim teknolojisinin gelişmesi yatırım harcamalarını arttırır ),sermaye mallarının maliyeti(sermaye mallarının fiyatı arttıkça beklenen karlılık azalır.)

64-faiz oranının yükselmesinden yatırım harcamaları nasıl etkilenir?
Azalır.

65-beklenen karlılığı hangi faktörler etkiler?

Yeni firmaların piyasaya girişi,politik istikrarsızlık,vergiler,dünyadaki genel ekonomik koşullar.

66-kamu harcamalarının otonom olduğunu ve devletin izlediği politikalara göre belirlendiği varsayımı altında kamu harcamalarındaki bir artış fonksiyonu nasıl etkiler ?

yukarıya doğru paralel olarak kaydırır.

67-net ihracat nedir?

Mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı arası fark.

Fark pozitif ise durum nedir?

Dış ticaret fazlası mevcuttur.

Fark negatif ise durum nedir?

Dış ticaret açığı vardır.

68-ihracat nedir?

Ülkede üretilen mal ve hizmetlerin diğer ülkelere satılan miktarı.otonom kabul edilir(cari yurt içi gelirden bağımsızdır)

69-ithalat nedir?

Diğer ülkelerden satın alınan mal ve hizmet miktarı.

70-ülkenin gelir düzeyindeki artış ithalatı nasıl etkiler?
Arttırır.

71-marjinal ithalat eğilimi nedir?_


MPI: gelirdeki değişmeler karşısında ithalat miktarının hangi miktarda değiştiğini gösteren kavram.

72-toplam harcama fonksiyonu nedir?

AE = C + I + G + X

73-19.ve 20.yy başlarındaki iktisatçılar kimlerdi ve görüşleri neydi?

John Stuart Mıill,Alfred Marshall,A.Cecil Pigou
Bir ekonomide tam istihdamı gerçekleştirmek için devlet müdahalesine gerek olmadığı.ekonomide işsizlik geçicidir,piyasa mekanizması tam istihdamı otomatik olarak sağlar.

74-Say yasası nedir?

( John Baptiste Say) her arz kendi talebini yaratır.
Belirli miktarda mal ve hizmetin üretimi,bu üretimi satın almaya yetecek miktarda bir gelirin yaratılması ile sonuçlanır.
alıntı

Muhasebe Ders Notu TEKDÜZEN HESAP PLANI

Muhasebe Ders Notu TEKDÜZEN HESAP PLANI

indirmek için tıklayın:

http://uploaded.to/?id=bf5d2c

Medeni Usul Hukuku Ders (Tüm Kitap) Özeti

MEDENİ USUL HUKUKU DERS ÖZETİ DEVAMIDIR.

• İlk itirazlar, davanın esasına girilmesini engelleyen ve davanın başında ileri sürüldüğü takdirde dikkate alınabilen usule ilişkin itirazlardır.
• Davalının cevap dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmesi üzerine davacı bu dilekçeye 10 gün içinde replik layihası verebilir.
• Islah, tarafların yapmış olduğu usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeleri demektir.
Tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılabilir.
• Tahkikat aşaması davanın en önemli ve en uzun aşamasıdır. Bu aşamada hâkim daha aktiftir.
• Kural olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan ve duruşma yapılmadan hüküm verilemez.
• Duruşmalar alenidir; ancak mahkeme, genel ahlak ve kamu güvenliği nedeniyle duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
• Duruşmada okunan hüküm sonucuna kısa karar denilir.
• Tasarruf ilkesi; davanın taraflarının yargılamanın başlangıcını, konusunu ve sona ermesini belirleyebilmeleri anlamına gelmektedir.
• Davacının bir talebi olmadan mahkemenin kendiliğinden bir davaya bakması yasaktır.
• Kural olarak, davadan tamamen feragat edilmesi halinde, davalının rızası aranmaksızın uyuşmazlık sona ermektedir.
• Davadan feragat, davacının mahkemeye yapacağı, tek taraflı açık bir irade beyanı ile gerçekleştirilir.
• Feragat; hüküm kesinleşinceye kadar, davanın her aşamasında, yani istinaf veya temyiz aşamalarında dahi yapılabilen bir taraf usul işlemidir.
• Kısmi feragat halinde ise; feragat edilen kısım için dava sona erer.
• Davayı kabul işlemi sadece davalı tarafından yapılabilirken; ikrar, davalı veya davacı tarafından yapılabilir.
• Dava, şarta bağlı olarak kabul edilemez.
• Davanın kabulü halinde davalı, yargılama giderlerini davayı kaybetmiş gibi ödemek zorunda kalır.
• Davayı kabul de davayı feragat gibi kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurur.
• Sulh sözleşmesinin söz konusu olabilmesi için, taraflar arasında mutlaka önceden sözleşme ya da haksız fiil gibi bir hukuki ilişki bulunmalıdır.
• Sulh bir anlamda, tarafların kısmi kabulü ve kısmi feragatiyle oluşur.
• Avukatın müvekkili adına karşı tarafla sulh yapabilmesi için, bu konuda vekâletnamesinde özel bir yetkinin bulunması gerekir.
• Sulh sözleşmesi ve bunun üzerine verilen mahkeme kararı, maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
• Taraflar, mahkeme önünde yapmış oldukları sulh sözleşmesi ile bağlıdırlar. Bu nedenle sulhten dönemezler.
• Taraflarca gönderilen mazeret dilekçesindeki mazeret kabul edilmezse, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
• Dava dilekçesinin işlemden kaldırılmasından sonra, davanın en geç üç ay içerisinde yenilenmesi gerekir.
• Yenilenmiş olan dava, yeni bir dava olmayıp, eski davanın devamıdır.
• Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar, kanun yollarına götürülebilir.
• İspat ve delillere ilişkin hükümler esas itibarıyla HUMK’ da; ispat yükü bakımından genel hüküm ise, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir.
• Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
• İkrar delil değil, taraf usul işlemidir. Ancak, doktrinde ikrarın delil olduğunu savunanlar da vardır.
• Kabul, davlı tarafın davaya son veren bir taraf usul işlemidir.
• Adli nitelikteki ikrar kural olarak ikrar edeni ve hâkimi bağlayıcı niteliklerdir.
• Vasıflı ikrara gerekçeli inkâr da denilmektedir.
• Tanık beyanları ve bilirkişi raporları takdiri deliller arasında yer alır.
• Yemin; yemin eden tarafı ve mahkemeyi bağlayıcı yönüyle kesin deliller arasında kabul edilmektedir.
• Hukuki işlemler dışında kalan konularda serbest delil sistemi benimsenmiştir.
• Hukuka uygun olarak elde edilmemiş olan deliller hâkim tarafından dikkate alınmaz.
• Senetle ispatı zorunlu olan bir uyuşmazlıkta, hâkim eğer karşı tarafın muvafakatını alırsa bu durumda tanık dinleyebilir.
• Senetle ispat zorunluluğu sadece senetle ispat mecburiyetini değil, aynı zamanda tanıkla ispat yasağını getirmektedir.
• Usul ve füru arasındaki hukuki işlemler miktar ya da değerine bakılmaksızın tanıkla ispatlanabilir.
• Ticari davalarda hâkim davaya ilişkin bir teamül olup olmadığını araştırabilir. Gerekirse sanayi ve ticaret odalarına sorar.
• Hâkim senetle ispat yükü kendisinde olan tarafın senedin kaybolduğu yönündeki iddiasının gerçek olduğuna kanaat getirirse tanık dinler ve bunu takdir eder.
• Borçlu tarafından el yazısı ile yazılmış fakat imzasız olan bir senet ya da mektup, bilgisayar ya da daktilo ile yazılan her borçlunun parafını taşıyan belgeler de yazılı delil başlangıcı sayılır.
• Senet, bir kimsenin kendi aleyhine delil olarak kullanılmak üzere meydana getirmiş olduğu imzalı belge olarak tanımlanabilir.
• Hazırlanması sırasında resmi bir makamın katılımının bulunduğu senetlere resmi senet denir.
• Onaylama biçimindeki noter senetlerinde, senet taraflarca hazırlanır ve onaylanması için notere sunulur.
• Resmi senetler aleyhine sahtelik davası, senet mahkemeye getirilmeden önce de açılabilir.
• İhtiyar heyetleri yazı bilmeyen ve imza atamayan kişilerin senetlerini onaylayarak bu senetlere resmi senet vasfı kazandırmaktadır.
• İspat vasıtası olarak yemin, senet ve tanık bulunmayan veya tanıklığa başvurulamayan yerlerde en son çare olarak uygulanır.
• Bir vakayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir.
• Yemin, bir ispat aracı olduğu için ancak delillerle ispat edilebilen hususlar hakkında teklif olunabilir.
• Yemin edecek taraf on sekiz yaşında küçük ise veya kısıtlı ise yemin, kanuni temsilci tarafından yerine getirilir.
• Hâkim, yemin teklifini yerinde görmezse, bu teklifi bir ara kararı ile reddeder.
• Duruşmada yemin sorusunu ve formülünü hâkim hazırlar ve durumun önemi, yalan yere yemin etmenin hukuki ve cezai sonuçları hakkında yemin edecek tarafın dikkatini çeker.
• Yalan yere yemin etmek, ceza yargılaması bakımından önemli bir suçtur.
• Hâkim, resen yemin teklifini, ispat için gösterilen tüm delilleri inceledikten sonra ve ancak yargılamanın sonunda yapabilir.
• Mahkemeye gelerek tanıklık beyanında bulunmak istemeyen kimse, gerekirse zor kullanılarak getirilir.
• Kural olarak, hâkimin resen tanık dinlemesi mümkün değildir.
• Yakın hısımlık, meslek sırrı sahibi olmak gibi sebeplerle tanıklıktan çekinmek mümkündür.
• 15 yaşından küçük olanlar, akıl hastaları, kamu hizmetinden yasaklı olanlar, tanıklıktan çekinme hakkı bulunanlar ve taraflardan birinin evinde oturan ya da emrinde çalışanlar yeminsiz dinlenirler.
• Taraflar sormak istedikleri soruları hâkime bildirir ve hâkim de kendisine bildirilen soruları tanıklara sorar.
• Bir mahkeme ancak kendi yargı çevresindeki bir tanığı dinleyebilir.
• Hâkimlik mesleğinin getirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.
• Çözümü hâkim tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurulur.
• Hâkim resen bilirkişi incelemesine karar vermişse, bilirkişi giderleri hâkim tarafından belirlenmek üzere taraflardan birine ya da ikisine birlikte yüklenir.
• Bilirkişiler gerçek ya da tüzel kişiler arasından seçilebilir.
• Bilirkişiler, hâkimler hakkındaki sebeplere dayanarak taraflarca reddedilebilir.
• Hâkim bilirkişi raporu ile bağlı olamadığından, ilk bilirkişi raporu ile istenen hususların gereği gibi aydınlanmadığı kanısına varırsa, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verebilir.
• Keşif, bir delil elde etme yöntemi ve çekişmeli olguları hâkimin doğrudan algılamasını sağlayan bir aydınlanma yöntemidir.
• Deliller yalnızca kanunda açıkça belirtilenlerden ibaret değildir. Çünkü HUMK genel olarak sınırlayıcı bir delil listesi getirmemiştir.
• Bütün usul hukuku sözleşmelerinde olduğu gibi delil sözleşmelerinde de uyuşmazlığın belirli ve yazılı olması şarttır.
• Delil tespiti ile ileride kaybolacağı veya gösterilmeleri bakımından güçlükler çıkabilecek olan delillerin, zamanı geldiğinde açılmış olan davada veya ileride açılacak davada incelenmesi mümkün olur.
• Kanun yolları, olağan ve olağanüstü kanun yolları şeklinde ikiye ayrılır.
• İstinaf, temyiz ve karar düzeltme olağan kanun yollarındandır.
• Yargılamanın yenilenmesi olağan üstü bir kanun yoludur.
• İstinaf yoluna, ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı başvurulabilir.
• İstinaf yoluna hem çekişmeli ve hem de çekişmesiz yargıda başvurulabilir.
• İstinaf istemlerinde yetki, Bölge adliye mahkemesinin resen inceleyeceği bir husustur.
• İstinaf yoluna başvurunun süresi, nihai kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gündür.
• Tarafların istemi olmadan istinaf incelemesi yapılamaz.
• İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz.
• İlk derece mahkemesinde uyuşmazlık hangi usule tabi olarak çözülmüşse, istinaf aşamasında da aynı usul geçerlidir.
• Dava dosyası dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra Bölge adliye mahkemesinin önüne gelir.
• Ön inceleme aşamasında esasa girmeden, istemin kanuna uygunluk çerçevesinde değerlendirmesi yapılır.
• Bölge adliye mahkemeleri bazı hallerde duruşma yapmadan da karar verebilir.
• İnceleme aşamasından sonra duruşma ve böylece tahkikatın tamamlanması aşamasına geçilir.
• Bölge adliye mahkemesinin verdiği kararın hüküm sonucunda, istem sonuçlarının her biri hakkında verilen hüküm gösterilir.
• İstinaf isteminin reddi kararı onama kararına benzer bir karardır.
• İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın gönderilmesi kararı nitelik bakımından bozma kararına benzemektedir.
• İstinaf yargılaması sonunda dört tür karar verilebilir; İstinaf isteminin reddi kararı, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve gönderme kararı, davanın kısmen veya tamamen kabulü ya da davanın reddi kararı.
• Birleştirilen davalarda temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
• Temyiz nedenleri kanunda sınırlayıcı bir biçimde sayılmış olup, bunların dışındaki nedenlerle temyize gidilemez.
• Genel temyiz nedeni hüküm mahkemesinin bir hukuk kuralını yanlış uygulamasıdır.
• Mahkemenin görevsizliği, birbirine çelişik kararların verilmiş olması, delillerin hukuka aykırı biçimde reddi, yargı yolunun caiz olmaması, hâkimin davaya bakmakta yasaklı olması veya hükmün gerekçesiz olması gibi haller mutlak temyiz nedenidir.
• Yerel mahkeme bozma kararına uyarsa sadece bozma nedenleri ile sınırlı bir inceleme yapar.
• Hüküm mahkemesinin kararı usul ve kanuna uygun bulunursa Yargıtay’ ca onaylanır.
• Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlamasıyla karar düzeltme yolu yürürlükten kalkacaktır.
• Karar düzeltme yoluna ancak hükmün tarafları sadece bir kez başvurabilirler.
• Temyiz kanun yolunun mahkemesi Yargıtay’dır.
• Kesin hükmün varlığı için öncelikle nihai bir mahkeme kararının bulunması gerekir.
• Kesin hükmün varlığı için ya kanun yoluna başvurma hakkının bulunmaması, ya başvuru süresinin geçmiş olması, ya da kanun yolunda gereli yargı işlemlerinin tamamlanmış olması gerekir.
• Biçimsel anlamda kesin hüküm, bu hükme karşı başvurulabilecek başka bir kanun yolu bulunmadığı anlamına gelir.
• Kararın kesinleşmiş olduğunun, kesinleşme biçimi de belirtilmek suretiyle kararı veren hakimce ilamın üzerine şerh edilmesine kesinleşme şerhi denir.
• Biçimsel anlamda kesinleşmiş kararlara tanınan kanuni gerçeklik niteliğine maddi anlamda kesin hüküm denir.
• Maddi anlamda kesin hüküm ile taraflar arsındaki uyuşmazlıkların bir daha ortaya atılmayacak biçimde çözümlenmesi amaçlanır.
• Müteselsil borçlulukta, alacaklının müteselsil borçlulardan birine karşı açtığı davada verilen hüküm, diğer müteselsil borçlular bakımından kesin hüküm teşkil etmez.
• Dava konusu aynı olan davalar, aynı sebebe dayanılarak aynı taraflar arasında yeniden açılamaz.
• Bir kısmi dava esastan reddedilmişse, talep edilmeyen alacak kısmı için de hüküm söz konusu olur.
• Kesin hükmün kesin delil etkisi, aynı taraflar arasında, aynı konuda ve aynı sebebe dayanan davalarda söz konusu olur.
• Yargılamanın iadesi yolunda, kanun tarafından belirlenmiş ağırlıkta hata ve noksanlıklarla etkilenmiş olan bir kesin hükümle sonuçlanan davanın yeniden görülmesi amaçlanmaktadır.
• Yargılamanın iadesi kavramı yerine hukukta iadei muhakeme, yargılamanın yenilenmesi gibi kavramlarda kullanılmaktadır.
• Hüküm verildikten sonra düzenlenmiş belgelere dayalı olarak yargılamanın iadesi istenemez.
• Yargılamanın iadesine belge ya da senedin elde edilmesinden itibaren üç ay içinde başvurulabilir.
• Hükümden sonra verilen bir mahkeme kararı ile hükme esas alınan belgenin sahte olduğuna karar verilmişse, bu bir yargılamanın iadesi nedenidir.
• Bir yargılamada verdiği ifade hükme esas alınan tanığın, hükümden sonra yalan tanıklıktan dolayı ceza mahkemesinde mahkûm olması sebebiyle yargılamanın iadesine gidilebilir.
• Öğretide, bilirkişi raporunu tercüme eden tercümanın kasdi yanlışının tespiti halinde de yargılamanın iadesine gidilebileceği kabul edilmektedir.
• Hangi işlemlerin hileli sayılacağı konusunda hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır.
• Hâkimin reddi nedenleri olduğu halde, kendini reddetmeyip yargılamaya devam eden hâkim tarafından hüküm verilmiş olması ise yargılamanın iadesi nedeni değildir.
• Yargılamanın iadesini isteme süresi, Avrupa insan hakları mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıldır.
• Yargılamanın iadesini isteme süreleri, hak düşürücü süreler, olduğundan hâkim tarafından resen dikkate alınır.
• Yargılamanın iadesi davası mutlaka duruşmalı incelenir.
• Tahkimin konusu sadece tarafların iradesine tabi olan uyuşmalıklardır.
• Tahkim sözleşmesi ile taraflar aralarında var olan ya da olabilecek uyuşmazlıkların çözümünü hakeme bırakmak konusunda anlaşmaktadırlar.
• Tahkim sözleşmesi ile taraflar tahkim yoluna başvurmayı kabul etmekte ve devlet mahkemelerine giden yolu kapatmış olmaktadırlar.
• Hakem sözleşmesi, taraflar ile hakemler arasında yapılan bir borçlar hukuku sözleşmesidir.
• Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip herkes, taraflarca hakem tayin edilebilir.
• Uygulamada en çok başvurulan yöntem, tarafların hakemleri seçmelerinden sonra bu iki hakemin bir araya gelerek üçüncü hakemleri seçmeleridir.
• Hakemlerde de dava dilekçesi ile açılır ve tahkime gidilmesi kural olarak mahkemeye başvurulması ile aynı sonuçlara yol açar.
• İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verme yetkisi mahkemelere aittir; hakemlerin bu konuda yetkisi yoktur.
• Hakem kararları kesinleşmeden icra edilemez.
• Hakem kararlarına karşı Yargıtay’da temyiz yoluna gidilebilir.
• Hakem kararları hakkındaki temyiz sebepleri mahkeme kararları hakkında öngörülen temyiz sebeplerinden çok daha sınırlıdır.
• Hakemler Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı veremezler; bozma kararına uymak zorundadırlar.
• Milletlerarası Tahkim Kanunu, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya taraflarca ya da hakemlerce bu kanun hükümlerinin seçildiği uyuşmazlıklarda uygulanır.
• Milletlerarası tahkim ile iç tahkim arasındaki temel farklılık, hakem kararlarının denetlenmesi bakımından ortaya çıkmaktadır.
• Milletlerarası tahkimde iptal davası, hakem kararlarının taraflara bildirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde açılabilir.
• İhtiyati tedbirlerin temel amacı, dava konusu ile ilgili bir güvence sağlamaktır.
• İhtiyati tedbirler genel olarak HUMK’ da düzenlenmiştir. Ancak, diğer bir çok kanunda da bir takım geçici koruma tedbirlerine yer verilmiştir.
• İhtiyati haciz, ihtiyati tedbirden farklı olarak yalnızca para alacaklarına ilişkin davalarda veya icra takiplerinde söz konusu olabilir.
• Taraflar arasındaki çekişmeli malların yediemine teslimi sadece taşınırlar için uygulanabilecek bir ihtiyati tedbirdir.
• Mahkeme, uyuşmazlık konusu olan şeyin korunması için gerekli her türlü tedbiri alabilir.
• Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir, bu tedbirin en az masrafla ve en çabuk nerede yerine getirilmesi mümkün ise o yer mahkemesinden ya da dava için yetkili mahkemeden talep edilebilir.
• İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, bunu talep eden tarafın ihtiyati tedbir talebine konu olan hakkını tam olarak ispat etmesine gerek yoktur.
• İhtiyati tedbir kararı aleyhine istinaf ya da temyiz yoluna gidilemez; sadece itiraz söz konusu olabilir.
• İhtiyati tedbir dava açılmadan önce talep edilmiş ve bu talep kabul edilmiş ise; kararın verildiği tarihten itibaren 10 için de uyuşmazlıkla ilgili davanın açılması gerekir.

MEDENİ USUL HUKUKU (Ders) Özeti

• Uyuşmazlık; bir hakkın varlığı, kapsamı veya sonuçları hakkında meydana gelen anlaşmazlıktır. Dava ise; bir uyuşmazlığın hali için devlet yargısına müracaat demektir.
• Medeni usul hukuku bir hukuku ilişkinin tarafları arasındaki ilişkilere, ancak bu konuda uyuşmazlık ortaya çıktıktan sonra başvurulan kuralları, ihtiva eden bir hukuki alandır.
• Avrupa insan hakları sözleşmesi (AİHS) insan haklarına ilişkin metinlerin en gelişmiş ve en niteliklisidir.
• Türkiye Cumhuriyeti’nde Devlet yargısı içinde iddia, savunma ve yargılama üçgeni içerisinde meslekten olmayan kişilerin yer alması kural olarak söz konusu değildir.
• Yardımcı adalet personeli; yargılama ve karar verme faaliyetine doğrudan doğruya katılmasa da, yargılama işlerinin yürütülmesinde vazgeçilmez bir unsurdur.
• Anayasa ile sağlanmak istenen mahkemelerin siyasi iktidar karşısında bağımsız olmasıdır.
• Hâkimler; kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar. (AY m. 140,V)
• Hâkimlerin özlük işleri; kuruluş ve yetkileri Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca düzenlenir. (AY m.159)
• HUMK’ da yer alan hâkimin davaya bakmasının yasak olduğu durumlar ile hâkimin reddini gerektiren hallere ilişkin hükümlerin konuluş amacı, hâkimin her bir davada tarafsızlığını sağlamaktır.
• Hâkim kendi davasına bakamaz.
• Yasaklılık sebeplerinden birinin varlığı halinde hâkim, davanın taraflarının hepsinin açık ve yazılı muvafakatlarıyla davaya bakmaya devam edebilir.
• Hâkimin davada reddini gerektiren hallerde, hâkimin davaya bakarken tarafsız kalamayacağından duyulan bir şüphe vardır.
• Hâkimin iki taraftan birine karşı bir davası ya da husumeti bulunması durumunda reddi hâkim söz konusudur.
• Hâkimin tarafsızlığından önemli sayılacak şüphelerin bulunması reddi hâkim nedenidir.
• Hâkimin reddi talebi; ret nedenini bilen tarafından en geç ilk duruşmada bildirilmelidir.
• Hâkimin reddi dilekçesi; reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye hitaben yazılır.
• Zamanında yapılmayan, inandırıcı olmayan ve davayı uzatma amaçlı ret talepleri geri çevrilebilir.
• Ret istemini inceleyecek olan merci duruşma yapıp yapmamakta serbesttir.
• Hâkimin kendisini reddetmesi, taraflardan birisinin hâkimi reddetmesinde olduğu gibi bir süreye tabi olmadığından hâkim kendisinin reddini her zaman isteyebilir.
• Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi istemi ile ilgili merci kararları kesindir.
• Hâkim ister taraflarca reddedilmiş olsun isterse kendisini reddetmiş olsun, ilgili merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz.
• Yargıtay kanununa göre, Yargıtay dairelerinin veya genel kurullarının başkan ve üyelerinin de ret nedenlerine dayanılarak reddi istenebilir.
• Mahkemelerin kuruluşu, görevleri ve yetkileri kanunla düzenlenir.
• Göreve ilişkin olarak kanunlarda yer alan kurallar, kamu düzenine ilişkin olup emredici bir nitelik taşırlar.
• Genel mahkemeler; sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleridir.
• Miktar veya değere görevli mahkemenin tayininde, dava konusunun davanın açıldığı tarihteki değeri esas alınır.
• Davacı dava konusunun miktarını belirtmekten kaçınırsa, dava dilekçesi işleme konulmaz.
• Hakim gerekirse dava konusunun değerinin tespitinde bilirkişiye dahi başvurabilir.
• Objektif dava birleşmesi bir davacının bir davalıya karşı birden fazla talebini, aynı dava dilekçesi ile illeri sürmesi demektir.
• Seçimlik davalar, seçim hakkının borçludan olması durumunda söz konusu olur.
• Terditli ( kademeli) davalarda davacı mahkemeden öncelikle asıl talebinin incelenmesini ve bu talep hakkında karar verilmesini; asıl talebi kabul edilmezse ikinci, yani yardımcı talebinin incelenmesini talep eder.
• Davacı hukuki yararının bulunması şartıyla alacağının sadece bir kısmını dava ederek geri kalan kısmını saklı tutabilir.
• Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davalısının davacıya karşı aynı mahkemede dava açmasına ‘’karşı (mütekabil) dava’’ denir.
• Kira sözleşmesine dayanan her türlü dava, miktar veya değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde görülür.
• Taşınır ve taşınmaz mallarda yalnızca zilyetliğin korunması ile ilgili davalar sulh hukuk mahkemelerinde görülür.
• Vakıflara ilişkin davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
• Asliye ticaret mahkemesi; asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ticari davalara ve işlere bakmak üzere kurulmuş bir hukuk mahkemesidir.
• Aile mahkemesinin kurulmasındaki amaç, aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerin görülmesidir.
• Aile mahkemesi asliye hukuk mahkemesi seviyesinde ve tek hâkimli bir mahkemedir.
• Denizcilik ihtisas mahkemesi, deniz ticaretine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar bakmakla görevlidir.
• Fikri ve sınaî haklar hukuk mahkemesi, Fikir ve sanat eserleri kanunu’ nda düzenlenmiş hukuki ilişkilerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalara bakar.
• İcra mahkemesi, icra-iflas işleri için kurulmuş bir özel mahkemedir.
• İş mahkemesi; iş hukukundan doğan davalara ve işlere bakmak üzere kurulmuş, tek hâkimli bir uzmanlık mahkemesidir.
• Kadastro mahkemesi; Kadastro kanununun uygulaması ile ilgili dava işlere bakmak üzere kurulmuş olan, tek hâkimli bir uzmanlık mahkemesidir.
• Tüketici mahkemesi; Tüketicinin korunması hakkında kanunun uygulanması ile ilgili ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş bir uzmanlık mahkemesi olup tek hâkimlidir.
• Mahkeme, önüne gelen bir davada görevli olup olmadığını, davanın her aşamasında resen gözetir.
• Hem görev hem yetki itirazında bulunulmuşsa, mahkeme yetki sorunundan önce ilk olarak görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
• Görevsizlik kararı veren mahkeme; bu kararından hangi mahkemenin görevli olduğunu belirtmeli ve bu mahkemeyi kararında göstermelidir.
• Mahkeme görev itirazının reddine karar verirse, bu bir ara karar olduğu için, bu karara karşı kanun yollarına başvurulamaz.
• Görevsizlik kararına karşı, davacının on gün içerisinde görevli mahkemeye başvurması halinde yeniden harç alınmaz.
• Kural olarak, görevsiz mahkemenin yaptığı usul işlemleri görevli mahkemede geçersizdir.
• Aynı yargı çevresinde aynı mahkemeden birden fazla varsa, bunlar arasındaki iş dağılımı nöbetçi mahkeme tarafından belirlenir.
• Aynı yargı çevresinde bulunan asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında Türk ticaret kanununa dayanan bir iş bölümü ilişkisi bulunmaktadır.
• İş bölümü itirazı bir ilk itirazdır.
• Gönderme kararı üzerine yapılacak olan işlemler, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine yapılacak olan işlemlerle aynıdır.
• Yetki kuralları; bir davanın hangi yerdeki görevli mahkemede açılacağını belirleyen kurallardır.
• Kural olarak, hâkim yetkili olup olmadığını resen dikkate alamaz. Yetkisizlik ancak taraflarca ileri sürülebilir.
• Yetki konusunda ana kural; davanın davalının yerleşim yerinde (ikametgâhında) açılmasıdır.
• Medeni kanuna göre, bir kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yer, onun yerleşim yeri sayılır.
• Davalının Türkiye’de yerleşim yeri yoksa davada Türkiye’ de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır.
• Davalı sayısı birden fazla ise; dava davalıların tümüne karşı bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
• Özel yetki kuralları davacıya çoğu kez davasını açabilmesi için genel yetki kurları yanında bir seçim hakkı tanırlar.
• Sözleşmenin ifa yeri tarafların aralarında yapmış oldukları sözleşmeden açıkça anlaşılıyorsa, dava söz konusu ifa yeri mahkemesinde açılabilir.
• Haksız fiilden doğan davalar; haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesinde de açılabilir.
• Taşınmazın aynına ilişkin olan davalar taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
• Terekenin taksimine ilişkin davalarda yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.
• Asıl davayı görmeye yetkili mahkeme, karşı davayı görmeye de yetkilidir.
• Davalı süresinde yetki itirazında bulunmazsa dava yetkisiz mahkemede görülmeye devam olunur.
• Sulh hukuk mahkemelerinde yetki itirazı sözlü olarak da yapılabilir.
• Yetkisizlik kararı veren mahkeme, söz konusu kararında yetkili mahkemeyi göstermek zorundadır.
• Yetkisizlik kararı veren mahkeme dava dosyasını kendiliğinden yetkili mahkemeye göndermez. Bu konuda gerekli olan işlemleri davacının yapması gerekir.
• Kesin yetkinin söz konusu olduğu hallerde yetki sözleşmesi yapılamaz.
• Merci tayini için iki mahkemenin bir dava hakkında ayrı ayrı görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olmaları ve bu her iki kararında temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olması gerekir.
• Olağanüstü hallerde belirli bir yerdeki davalara başka bir yer mahkemesinde bakılmasına karar verme yetkisi Adalet Bakanlığı’na aittir.
• Bir hukuk davası; dilekçeler aşaması, tahkikat aşaması, sözlü yargılama aşaması ve hüküm aşaması olmak üzere dört aşamadan oluşur.
• Davacının, talebinde davalının bir şeyi yapmaya, bir şeyi vermeye veya bir şeyi yapmamaya mahkûm edilmesini istediği dava türüne eda davası denir.
• Bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi amacıyla açılan davaya tespit davası denir.
• Bir davada delil olarak kullanılabilecek hususların tespiti için ya da bir dava içerisinde iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek hususlara ilişkin de tespit davası açılabilir.
• İnşai davalar, kural olarak kanunun açık hükmünün bulunduğu hallerde açılabilmektedir.
• Dava şartlarına davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, görülebilmesi) şartları da denir.
• Türk mahkemelerinin yargı (hakkı) yetkisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin coğrafi sınırları ile sınırlıdır.
• Kesin yetki hallerinin mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
• Dava ehliyetine sahip olmayan tarafın davada kanuni temsilcisi tarafından temsil edilmiş olması gerekir.
• Hakkında kesin hüküm bulunan uyuşmazlık, yeni bir dava konusu yapılamaz.
• Menfaat, açılan dava ile kurulan yargılama hukuku ilişkisindeki her türlü talep bakımından bir kabule şayanlık ( görülebilirlik, dinlenebilirlik) şartıdır.
• Mahkemede eda davası ya da inşai dava açılmasında menfaatin olup olmadığını ancak şüphe halinde inceler.
• Genel dava şartları yanında, kanunda bazı davalar için özel dava şartları öngörülmüştür.
• Mahkeme, dava şartlarını kendiliğinden araştırmak zorundadır.
• Dava şartları, dava açıldığı andan hüküm verilinceye kadar var olmalıdır.
• Hâkim önüne gelen bir hukuk davası üç aşamada incelenir.1- Dava şartlarının incelenmesi 2- Varsa ilk itirazların incelenmesi 3- Davanın esasına girilmesi
• Bir davada birbiri ile uyuşmazlık halinde olan iki taraf yoksa o zaman çekişmesiz yargı işi söz konusu olur.
• Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme ehliyetidir. Ve dava şartıdır.
• Gerçek kişilerin hak ehliyeti ve dolayısı ile taraf ehliyeti ölümle sona erer.
• Elbirliği ile mülkiyette maddi mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur.
• Şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur.
• İhtiyari dava arkadaşlığında dava arkadaşı kadar dava vardır.
• Fer’i müdahalenin varlığı için görülmekte olan bir dava olmalı ve davaya müdahale etmek isteyen kişinin, lehine müdahale etmek istediği tarafın davayı kazanmasında menfaati bulunmalıdır.
• İhbar herhangi bir şekle tabi olmadığı gibi hâkimin veya karşı tarafın iznine de tabi değildir.
• Üçüncü kişi, Fer’i müdahil olarak davaya katılırsa, bu davadaki yetkileri tamamen fer’i müdahilin yetkileri gibidir.
• Asli müdahilin usulüne uygun biçimde dava açması ve harçlarını ödemesi ile asli müdahale tamamlanmış olur.
• Kanuni temsilin doğumu, içeriği, sona ermesi kanunla belirlenmiştir.
• Dava ehliyeti olmayan bir kişi adına ancak kanuni temsilcisi tarafından dava açılabilir.
• Genel vekâlet, davada gerekli olan tüm işlemleri yapabilme yetkisidir.
• Vekâletnamesini mahkemeye vermeyen vekil dava açamaz. Ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz.
• Mahkeme, taraflardan birinin talebi olmadan kendiliğinden bir davayı görmeye başlayamaz.
• Dava dilekçesinde bulunması gereken bazı hususlar kamu düzenine ilişkin olduğu için, mahkeme tarafından kendiliğinden gözetilir.
• Dilekçede yer alan davacı ya da davalı isimleri sonradan değiştirilemez.
• Dava dilekçesinde değer gösterilmemişse, mahkeme davacıya bu değeri tespit ettirir.
• Davacı, dava dilekçesinde yer alan vakıaları sonradan, rızası olmadan ya da davasını ıslah etmeden, değiştiremez ya da genişletemez.
• Davacı, hukuki nedeni dava dilekçesinde göstermek zorunda değildir. Zira hakim Türk kanunlarını kendiliğinden uygulamakla yükümlüdür.
• Cevap süresi kural olarak on gün olup, kanun tarafından belirlenmiştir.
• Davacı, talep sonucunda kendi lehine karar verilmesini isteyebilir, yoksa başkası lehine hüküm verilmesini isteyemez.
• Dava dilekçesinin altında imza bulunmaması, bir ilk itiraz nedenidir ve bunun üzerine dava dilekçesinin iptaline karar verilir.
• Dava dilekçesi hâkime verilir ve hakim, dilekçenin verildiği tarihi yazarak, dava esas defterine kaydedilmek üzere, dilekçeyi kaleme havale eder.
• Dava, dava dilekçesinin mahkeme kalemine (esas defterine) kaydı tarihinde açılmış sayılır.
• Bilgisayar kullanan mahkemeler bakımından dava dilekçesi, harcın yatırılmasını takiben tevzi bürosuna verilir ve büroda bilgisayara kaydedilir. Tevzi bürosu bilgisayarına kayıt tarihi, davanın açıldığı tarihtir.
• Alacaklının müteselsil borçludan birine karşı açmış olduğu dava ile diğer müteselsil borçlular hakkında da zamanaşımı kesilmiş olur.
• Davalı daha önce mütemerrit kılınmamış ise; dava açılması ve dava dilekçesinin tebliği ile davalı temerrüde düşer.
• Davanın açıldığı tarihte dava şartları eksikse davanın esasına girilemez.
• Dava açıldıktan sonra, davacı, davalının rızası olmadıkça davasını geri alamaz.
• Açtığı davadan feragat eden davacı, aynı hakka dayanarak yeniden dava açamaz.
• Davacı kanunda gösterilen istisnalar dışında, davasını genişletemez ve değiştiremez.
• Davacı, dava açtıktan sonra talep sonucunu değiştiremez veya genişletemez.
• Davalı, davanın genişletilip değiştirilmesine rıza göstermez ise, davacı ıslah yoluna başvurabilir.
• Davalı, açılmış olan davaya karşı cevaplarını cevap layihası ile mahkemeye bildirir.
• Bir davın karşı dava olarak açılabilmesi için asıl dava ile karşı dava arasında bir bağlantının bulunması zorunludur.
• Cevap layihasında ileri sürülmemiş olan def’ilerin sonradan ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı kapsamındadır.

Matematik-özdeşlikler-denklem ve eşitsizlik

Ünite - 2
Özdeşlik, Denklemler ve Eşitsizlikler


( # ) Parantez Açılımları

a ( x + b ) = ax + b Örnek: 4 ( x + 5 ) = 4x + 20

x ( x + a ) = x² + ax Örnek: 3x ( x + 2 ) = 3x² + 6x

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) Ortak Parantez Alma

x² + ax = x.x + a.x = x ( x + a )

Örnek: x² - x = x.x - 1.x = x ( x- 1 )

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) Tam Kare

Tam karenin hikayesi şudur: 1. karesi + 1. ile 2.'nin çarpımının 2 katı + 2.'nin karesi

Denklem ( x + k )² olsun.
Formül olarak ise x² - 2kx + k² ' dir.

Örnek: ( x + 2 )² = x² + 4x + 4

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.



( # ) İki Kare Farkı

Genel formülü, x² - a² = ( x - a )( x + a ) 'dır.

Örnek: x² - 4 = ( x - 2 )( x + 2 )
Örnek: x² + 4 = ifadesinin özdeşi yoktur.

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.


( # ) İki Küp Toplamı ve Farkı

x³ + y³ = ( x + y )( x² - xy + y²) veya x³ - y³ 0 ( x -y )( x² + xy + y² )

Örnek: x³ + 8 = ( x + 2 )( x² - 2x + 4 )

Örnekleri Çoğaltabilirsiniz.


( # ) Birinci Dereceden Bir Bilinmeyenli Denklemler

a ve b bir sayı ve a sıfırdan farklı olmak üzere,

ax + b = 0 birinci dereceden denklemdir.

Not: Birinci dereceden denklemi çözmek için x'i yalnız bırakıp eşitliğin diğer tarafındaki sayıya bölmek gerekir.

Not: Eşitliğin her iki tarafında da x değeri varsa eğer; x'li olan değerler bir tarafa, tam sayılar ise bir tarafa toplanarak işlem yapılır.

Örnek: 5x - 6 = 2x + 6 denkleminde x kaçtır.

5x - 2x = 6 + 6 ( x'li ifadeleri bir tarafa tam sayılı ifadeleri bir tarafa topladık)
3x = 12
x = 4 olarak bulunur.

Örnekleri Çoğaltabilirsiniz.

Not: Denklemimizde kesirli ifade varsa eğer, önce kesirden kurtarmamız gerekir. Kurtardıktan sonra denklemi çözebiliriz.

Örnek: 1/4 ( x - 1 ) = 2 denkleminde x kaçtır.

4.1/4 ( x - 1 ) = 2.4 ( Kesirden kurtarmak için eşitliğin her iki tarafını da payda ile çarptık. )
( x - 1 ) = 8 ( Denklemi çözebiliriz. )
x = 9


( # ) İkinci Dereceden Denklemler

a, b, c sayı olmak üzere ax² + bx + c = 0 şeklindeki ifade 2. dereceden denklemdir.

Örnek: x² + x - 6 ifadesinde a:1 b:1 c:-6'dır.



( # ) Kökleri Bilinen 2. Dereceden Denklemi Bulma

Kökleri a ve b olan 2.dereceden denklem ( x - a )( x - b ) = 0 şeklinde gösterilir. Buradan yola çıkarak formülü yazacak olursak ( x - 1.Kök )( x - 2.Kök ) = 0 olarak ifade edebiliriz.

Örnek: Kökleri 4 ve 6 olan 2.dereceden denklemi yazalım;

( x - 4 )( x - 6 ) = 0
x² - 6x - 4x + 24 = 0

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

( # ) Kökleri Bilinen 2. Dereceden Denklemi Bulma

x4 - 3x² - 4 = 0 denklemi üzerinden gidecek olursak,
Öncelikle kolaylık olması için x²'ye "t" diyelim. Bu, soruyu çözerken kolaylık sağlayacaktır.

x4 - 3x² - 4 = 0
t² - 3t - 4 = 0 olarak yazılır ve gerekli işlemler yapılıp t değeri bulunur.


( # ) Eşitsizlikler

Not: <> sembolleri hem büyük/küçük hem de eşit anlamı taşımaktadır. Karıştırmayınız.

a, b £ R ve a sıfırdan başka bir sayı olmak üzere ax + b > 0 veya ax + b <0>> 0 veya ax + b << 0 ) şeklindeki ifadelere 1. dereceden eşitsizlik diyoruz.

Not: ">> veya <<" olan tarafta parantez köşelidir "[ ]" ama "> veya <" var ise parantez normaldir. " ( ) "

Not: Eşitsizlik konusunu denklemler ile hemen hemen aynıdır.

Not: Bir eşitsizlik negatif sayı ile çarpılır veya bölünürse işaret yön değiştirir.

Örnek: 5x - 4 < 4x - 4 eşitsizliğinde x kaçtır.

5x - 4x < -4 + 4
x <0>> 5x - 11 eşitsizliğinde x kaçtır.

3x - 5x >> - 11 - 5
- 2x >> - 16
x << 8 ( "-" ile bölündüğünden dolayı işaret değişti. )
( - sonsuz, 8 ]

Örnek: - 3 << 6x - 15 << 3 eşitsizliğini çözecek olursak.

- 3 << 6x - 15 << 3
-3 + 15 << 6x << 3 + 15
12 << 6x << 18
2 << x << 3 ( 2 ile 3 arasındaki sayılardır.) [2, 3]

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.



( # ) İkinci Dereceden Eşitsizlikler

Örnek: x² - 3x << 0 köklerini bulalım.

İlk kökü 3'tür. İkincisi ise 0'dır. [3, 0] olarak ifade edilir.

Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

( # ) Köklü Denklemler

Örnek:Karekök içinde x - 3 = x + 4

çözmeden önce kareköklü ifadeyi karekökten çıkarmak için eşitliğin her iki tarafının karesini almalıyız. Devamına bakalım,

x - 3 = ( x + 4 )² denkliğinden
x - 3 = x² + 8x + 16
x - 3 - x² - 8x - 16 = 0
x² + 19 + 9x = 0 'dır.

Örnekleri çoğlatabilirsiniz